3. GÜN | UMUTSUZ (HOPELESS) by COLLEEN HOOVER | YORUM


Turumuzun üçüncü gününden merhaba :)

Sizinle dün kitabımızın ön okumasını ve videosunu paylaşmıştım hatırlarsanız. (Tekrar bakmak için buraya tıklabilirsiniz...) İşte bugün de kitabımız hakkındaki yorumumu paylaşacağım :) Tabi öncesinde geleneksel tur takvimimiz ve yorumdan sonra da çekiliş rafflecopterımızı göreceğiz ;)

Herkese keyifli okumalar ve tekrardan bol şanslar...


Tur Takvimi

20.10.2013

 Alıntılar: Kitaplarım ve Ben

Süper Six Sunday: Kitap Sayfaları




Aynı adlı serinin ilk kitabı.
Bu kadın bir harika! :)

 Bazı kitaplar vardır sizi ne olursa olsun şaşırtmaz konu ne kadar ilginç olsa da, bazıları da vardır ki sizi hem konu olarak içine çeker hem de işleyişiyle birleştiğinde oldukça şaşırtır. Bu kitap da benim için öyle bir kitap oldu. Aslında kitabımız ilk başta bana bir aşk kitabı gibi görünse de derininde yatan şeyler gerçekten şaşırttı. Çünkü böyle bir hikayenin çıkmasını beklemiyorum. Neredeyse ekmek ve su gibi tükettiğim polisiye dizileri sebebiyle bu tarz konuları daha önce de ne yazık ki görmüştüm ama kitap kısmında okumak gerçekten farklıydı. Ya da belki de bu kadar farklı kılan şey yazarımızın bunu aşırıya ya da hafife kaçmadan tam dozunda bir şekilde sizi kendine hayran bırakırcasına vermesiydi. Gerçekten de hikaye daha farklı yönlere gitmeye oldukça müsait olsa da yazarımız ustalıkla nerde durmasını ve ne kadarını vermesi gerektiğini bilmiş. Bu sebeple okurken kendisine hayran kalmamak ve kitaba kapılıp soluksuz okumamak elimde değildi. Hele o sonu, tam da bundan sonrasında ne olacak diye merakta bırakırken ve hiç de biteceğini tahmin etmezken sizi şaşkınlıkta bırakıyor. Bir kez daha...

Waov, bu kadar uzun bir girişim olamamıştı sanırım daha önce :) Ama gerçekten de hakkında daha çok şey yazabilirim tereddütsüz. Ama burda duruyorum, çünkü biraz da kitabımızın konusundan bahsetmek istiyorum:

Kitabımız bizi şaşırtıcı bir şekilde olayların tam ortasında karşılıyor ve can alıcı bir yerde bırakarak 2 ay öncesine, her şeyin başladığı o zamana tekrar dönüyor. Ve tabi sizi de bir merak ve o zamana gelene kadar kitabı elinizden bırakmayacak bir halde bırakıyor. Yani en azından ben böyle bir halde kaldım :) 

Olayların başladığı iki ay öncesinde kızımız bizi biraz yaramaz bir şekilde karşılıyor ;) Aslında kitabı okudukça göründüğü gibi olmadığını ve çok da hoşuna gitmediğini görsek de sanırım evde eğitim görmek, teknolojiden uzak kalmak ve insanlardan uzak kalmak onda bu etkiyi yaratıyor. Tabi en yakın arkadaşı ve yan evden komşusu Six'in payını da unutmamak gerek ;) Ama kitap ilerledikçe kızımız hem 18 yaşına girmenin hem de Six sayesinde yaşadıkları yerde bulunan okulun son sınıfına kaydolmanın etkisiyle ilk başlardaki halinden uzaklaşıyor. Tabi bundaki en büyük etkiyi markette karşılaştığı ve garip anlar yaşadığı gizemli çocuk sağlıyor. Ki bu gizemli çocuğun kim olduğuu biliyoruz: Dean Holder. Kendilerininn de birçok konuda kızımız gibi namı çıkmış ve sakladığı sırlar nedeniyle oldukça garip biri. Ama kızımıza karşı oldukça farklı ve sanki ona çekiliyor gibi. Sonuç olarak ise uzun süre her ikisi de ne olduklarını bilmeden daha önce yaşamadıkları -en azından kızımız için durum bu- duyguları tatmaya başlıyorlar :) Ve biz uzun süre ikilimizin bu hallerini yüzümüzde bir gülümseme ve kalp çarpıntıları ile okuyoruz. Tabi birkaç yerde Holder'ın garipleşmesi ve kızımıza bir odun bir hödük gibi davranması da gözümüzden kaçmıyor. Hatta ilerisi için şüphe bile uyandırıyor...

Ki siz de şüphe ettiyseniz okurken kesinlikle haklısınız. Zira kitabımız ortalarına kadar ara ara bizi bazı konularda şüphelendirse de tipik ve keyif verici bir aşk hikayesi olarak devam ediyor. Ama ne zamanki artık Holder'ın tüm tuhaflıkları -kızımızın geçmişi hatırlamasından bahsetmeden olmaz- ve kızımızın anılarının üst yüzeye çıkması sınıra dayanıyor, işte tam orada her şey değişmeye başlıyor. Böylece hikayemiz sadece bir aşk hikayesi olmaktan çıkıyor. Çünkü aslında -baştan beri şüphelendiğim gibi- kızımız ve Holder arasında eskiden gelen bir bağ var. Ve tabi bir de çok çok kötü bir sır. Öğrenilmesi acılara sebep olacak ama saklı kalması da mümkün olamayan türden bir sır. Sonuç olarak her şey açığa çıkıyor ve bir felaket yaşanıyor :( Sizce çiftimiz geçmişlerini, bugünlerini ve muhtemelen geleceklerini etkileyecek bu olay karşısında ne yapacaklar? Tüm bunların ortasında kalan o muhteşem duygular ve "yaşamak"? Peki ya kızımızın annesi ya da annesi bildiği Karen, o kim ve tüm bunlarla ne ilgisi var? Gerçekler ortaya çıktığında çiftimiz, özellikle kızımız bundan sağ çıkabilecek mi, akıl sağlığını koruyabilecek mi? Ah bir de Holder'ın gizemi ve Les'i de unutmamak gerek, onlar ne olacak?? Tüm sorularınızın yanıtları, muhteşem bir aşk ve daha fazlası için kitabımızı okumanız gerektiğini söylememe gerek yok sanırım sevgili okurlar ;)

Okurken Karen'de, olayın gelişini görsem de "hadi canım O.O" demekten kendimi alamadım. Buradaki şaşkınlığım dışında kitabın birçok yerinde sadece "çok iyiydi" ya da "ayy, yerim ben bunu/bunları ya" gibi niğdalar kopardım :D Kitabımızın dialogları ve çiftimizin ilişkilerinin gelişimi çok iyi olunca böyle olması gayet doğal değil mi? :) Yine de hakkını yememek gerek, bundaki en büyük pay hiç şüphesiz Holder oldu -ahhh... be mine <3 Bazı yerlerde başkası olsa kızacağım, küseceğim olaylarda ona nedenini bilmesem de kızamadım ya da kötü bir şey diyemedim. Sadece neler olduğu hakkında merak duydum. Ahh, hele açıklamaları ve yaşadıkları... Kızımızın durumu mu yoksa onunki mi daha kötü bazen karar veremesem de kesin olan bir şey var ki yazar bunları bize hissettirecek ama abartmayacak bir biçimde vermişti. Dediğim gibi konu hassas ve gerçekten yazmayı bilmeyen biri için kaçırmaya müsaitti. Ama yazarımız bu konuda -tabi yazma konusunda da- ne kadar başarılı olduğunu gösterdi ve her ne kadar kötü bir olay olsa bile bize tadından yenmeyecek ve tekrar tekrar okuyabileceğimiz bir kitap sundu :)

Kitabın benim için kötü bir yanı yoktu. (Konunun acı tarafını bundan dışarıda tutuyoruz tabi.) Yani yazım, abartı ya da gereksiz bir hareket... Rahatsız olduğum tek konu sonunun çok havada kalması oldu. Biliyorum devam kitabı var ama ne bileyim, Urban Fantasy tarzından alışkın olduğum son yerine Beni Seç kitabı tarzı sonlar bana göre değil. Böyle havada kalması ve elinde ikinci kitap olmaması çok çok kötü. Çünkü geçmişten gelen olayları ve sorunları çözse de günümüz kısmında yazar ne yazık ki bizi bir sonraki kitabı sabırsızlıkla bekletir bir halde bırakıyor. Ki en sevmediğim durum da bu ya -.- Neyse geçmişin çözümlenmesi şu anlık bana yeter ama umarım kısa zamanda ikinci kitabı okuyabiliriz :)

Gerçekten ama gerçekten sevdiğin ve seni bu ne yapacağını bilmez bir şekilde kendine hayran bırakan kitaplara yorum yazmak çok zor. Ama umarım hoşunuza gitmiştir. Çünkü ben hem okurken hem de yazarken keyif aldım. Umuyorum bir şey unutmadım -her yorumumda mutlaka bir şey unutuyorum da ^^' Bir dahaki posta kadar hoşçakalın :) Kendinize ve kitaplarınıza da iyi bakın! :D

a Rafflecopter giveaway

Yorum Gönder