İÇİNDE AŞK SAKLI (WHITNEY, MY LOVE) by JUDITH McNAUGHT


Tanıtım:

People dergisinin Yüreğin Kraliçesi adını verdiği,
New York Timesın bir numaralı yazarı Judith McNaught, okurlarıyla yeniden buluşuyor.
Beklenen romanı İçinde Aşk Saklı yazarın müthiş kariyerine başlangıç eseri…

Whitneyin yanına uzandı Clayton. Başparmağıyla Whitneyin yanağına dokundu ve genç kadının elmacık kemiğinin nazik kıvrımını parmak ucunda hissetti. Clayton bu kadının ruhuna, tazeliğine tapıyordu adeta; Whitneyin tutkusu iç yakıcı ve tahrik ediciydi…

Bunu düşündüğünde bile Clayton iliklerine yayılan keskin bir acı hissediyordu. Bu kadın tıpkı onun umduğu gibi, hatta umduğundan da öte bir yaratıktı; inatçıydı, tatlıydı, şehvetliydi, küstahtı ve zekiydi… Heyecan verici bütün zıtlıkları içinde barındıran bir hazineydi. Claytonın hazinesiydi!


Sanırım hist. romance diyarına giriyorum :D
Ve evet, yine Küçük Kız -.-

Blogun ilk hist. romance yorumu değil belki ama kesinlikle bana hist. okuduğumu hissettiren ve devamı için beni heyecanlandıran bir kitabın ilk yorumu diyebilirim :) Aslında benim için bir çok ilki bayındırıyor. Bunlardan en önemlisi sanırım ilk Judith romanım olması :D Tamam, kızmayın ya da dövmeyin! Ne yapayım, bu konuda tecrübesiz ve daha önce okuduğum bir kaç kitap nedeniyle de isteksizdim ama Küçük Kız'n yanında durup da hist. okumamak ne mümkün! O.O Tişekkürler tatlım, sayende muhteşem bir hikaye okudum. Her ne kadar 'ağla ağla öl' durumunda olsam da -.-

Aslında kitabımızı okuyalı çok oldu ama yorum yeni geliyor. Çünkü hist. romance okuru olmadığım, tür konusunda yazacak kadar iyi olmadığımı düşündüğüm ve kitabı çok sevdiğim için yazmayacaktım. Ama Küçük Kız yazmam gerektiğini söyleyince ben de bir yerden başlamam gerek dedim :) Malum, bundan sonra hist. romance dünyasından kurtuluşum olmayacak ve onlara da yorum yazmak isteyeceğim ;) Lafı uzatmıyım, ne de olsa kısa yazan biri değilim. O nedenle biraz da kitabımıza bakalım :D

Kitabın muhteşem olduğunu ve bayıldığımı söylememe gerek var mı bilmiyorum. Zira kitabı okuyup beğenmeyenin çıkacağını sanmıyorum. Ama benim gibi sinirden kuduranlar ve Clayton'a küsenler de azdır heralde :D Ahh, kadın muhteşem bir kurgu, karakter ve kitap yazmış kesinlikle! Elime aldığımda bir hist. romance bu kadar kalın olabilir mi demiştim ve okurken de ne yazacak bu kadar uzun ya da daha ne yazabilir diye çok düşündüm. Ama ne zaman kitap su gibi akıp bitti, işte o zaman aslında kitabın hiç de uzun değil aksine ne kadar kısa olduğunu anladım. Ve hissettiğim duygular sadece bunlar değildi tabi ki. Ama onlara da isterseniz biraz kitabımızın konusundan  bahsettikten sonra bakalım ;)

Kitabımız kızımızın gençlik ile ergenlik arasında olduğu 14-15 yaşları arasında başlıyor. Ama gayet sert ve üzücü bir şekilde kendini gösteriyor. Hoş zavallı kızımız annesizliğin ve babasının gaddar oluşunun yanında yine de ışık saçıyor ama ne yazık ki henüz bunu herkesin görebileceği bir durumda değil. İşte tam da yine böyle bir durumdayken sevgili kızımız Whithey'in teyzesi ve eniştesi çıkageliyor. Ve bu olay da kızımız için bir dönüm noktası oluyor. Çünkü ardında en iyi arkdaşını, bir erkek çoçuğu gibi haylaz olmasından dolayı onunla dalga geçen halkı ama en önemlisi karşılıksız bile olsa sevdiği-aşık olduğu çoçuğu bırakmak zorunda kalıyor :( Whithey için her ne kadar zor birim durum olsa da, Fransa'nın kendisi için bir şans olduğunu bildiğinden bunu kullanmaya ve bu zor duruma bir süreliğine katlanmaya razı ;) Ne de olsa hayali, bir hanımefendi olarak gelip karşılıksız aşkı Paul'un kalbini fethetmek! :) 

Tabi kader bu, asla istediğimiz gibi götürmez işleri. Kızımız, sizin kitabımızı okuyarak öğreneceğiniz uzun yıllardan sonra değişmiş ve herkesin isteyebileceği biri olmuş, Paul için hayaller kurup gün sayarken kader ağlarını örmeye başlar. Böylece ortaya baş karakterimiz ve biricik yakışıklımız Clayton <3 çıkar *.* Çıkar ama öyle pat! diye olaya dalmaz. Gayet gizemli bir şekilde ve uzun süre kendisini beklettikten sonra sizi heyecanın doruğuna çıkarır, sonrasındaysa kitabın ilerisi için hem merak hem de bir nebze başka duygular ile bekleyişte bırakır :( Tabi biz bekleyeduralım, beyefendi kızımıza göz koymuş ve Fransa'nın savaş alanı olmadığına karar vermiş olur -tabi arada baya sarsıcı birkaç gelişmeyi okuma keyfiniz için atlıyorum ;) İşte kitabımızın seyrini değiştiren bir diğer önemli gelişme de bu karşılaşma ve sonrasında yaşananlar olur :)

Bundan sonra ise kızımız ne olduğundan habersiz güle oyanaya ve bir parça da şaşkın bir şekilde evine döner. Evine döner ama orada da ona tam bir huzur yoktur. Ama olsun Clayton'ı var ya, gerisini boşver. Hoş biz boşver diyoruz ama bizim zeki, espritüel, dişli, çekici ve daha birçok övgüye değer bildiğimiz kızımız bazı olaylardan sonra -ya da ev atmosferinden- arada kafayı yer. Kafayı yer diyorum çünkü yaptığı bazı hareketlerin açıklaması ve mantığı yok. En önemlisi de Clayton dururken gidip de yakuşuklumuzun tırnağı olamayak Paul denen zibidi için her şeyi yapması oluyor. Yavrum... Clayton, Whithey... Whitney... diye diye bitiyor oralarda bizim kızsa Paul diye diye. Bu yerlerde kitaba girip kafasına bir patlasım gelmedi değil -.-

Her neyse, konuyu dağıtmayın lütfen! :D Kızımız Paul diye yana yakılırken ve Clayton'ı görmezden gelmeye çalışırken farkında olmadan yavaş yavaş ona aşık olur. Uzun ve zorlu süreçlerden, gözyaşları ve benim sinirlerime hakim olmayarak yer yer yahuşuklumuz Clayton'a, yer yer kızımız Whitney'e ve yer yer de yazarımız Judith'e saydırmamdan sonra nihayet yazarın kulakları çınlar ve ikilimiz birbirine açılır :) Arada yine ufat tefek şeyler olsa da ve birkaç yerde oha! desem de yine de yazar toparlar ve çiftimiz evlenir *.* İnsan bundan sonrasını güllük gülistanlık sanıyor değil mi? Ama yok, bize o kadar eziyet -güzelliklerini unutmadım, nankörlük yok- çektirmek yazara yetmemiş ki çiftimiz mutluluğun doruklarına gelmişken öyle bir şey yapar ki ettiğiniz küfürün, sahip olduğunuz sinirin ve yazarı öldürme potansiyelinizin haddi hesabı olmaz! Ama yine de bir umutla ya da intikam ateşiyle okumaya devam edersiniz. Malum kızımız hamile ve kayıp, oğlumuzun yediği haltta gayet saçma iken ve kitabımız bu kadar iyiyken sonu bir çırpıda gelir :) Ve hist. romance'ın mutsuz bir son yaptığını dymadığım için sonunun nasıl bittiğini söylememe gerek yok. Ama siz de benim gibi üzücü sonlardan kaçınan biriyseniz, kitabı gönül rahatlığıyla bayılarak okuyabileceğinizi söyleyebilirim ;)

Ahh, hele o son ki, o mektup ki aşık oldummm... Bu yazarın diğer kitaplarını okumak için sabırsızlanıyorum. Bir gazla daldık ve danışmanım da Küçük Kız'ken siz daha çok his. romance yorumu göreceksiniz ;) Bu arada, evet, bu yorumda sorular yok. Çünkü kitabı okumayan bir ben kalmışım gibi hissettim ve hepinizin bildiğini varsayarak rahatça yazdım valla. Ve itiraf ediyorum, yazarken oldukça keyif aldım, eğlendim ve rahatladım ama daha yorumumuz bitmedi tabi ki ;)

Kitabımız elime ilk geldiğinde başıma gelecekleri az çok biliyordum ve bu dünyaya girersem çıkışının olmayacağını, devamını isteyeceğimi bildiğim için hem biraz korkuyordum hem de biraz heyecanıydım. Bu durum kitabı okurken de devam etti. Çünkü kitap kafam kafardı ve o kadar entrika, beni sinir edip karalar bağlatacak olaylar okudum ki... hele de tüm bu olumsuzlukların üstüne daha sayfalarca kitap olunca korkmamak elimde değildi! Ama kitabımızın o aşk kokan bölümleri, mutluluk anları, flörtleri ve daha nice eriten anlar her seferinde kitabı okumam için bana öyle bir gaz oldu ki kitap bitince bir eksiklik, bitmesinden dolayı mutlu bir üzüntü anı ve aslında her şeye rağmen kitabı ne kadar sevdiğimi anladım. Bu kadın gerçekten muhteşem ve 'ben nasıl daha önce bu kitabı okumadım ya' diyorum şu an :)

Kitap boyunca yazara çok kez kızsam da, sövsem de ve kitap boyunca bazı yerlerde Clayton'a daha sert davranmasını istesem de tüm sinirimi uçurtan o mektup için kendisini tebrik ederim. O son sayfaları öyle bir yazmıştı ki okurken kendimden geçtim. Tabi bu sayede de neye kızdığımı unuttum -.- Yine de şunu da söylemezsem içimde kalır, o son kısımdaki hani kızımızın hamileliği yüzünden yaşanan olaylar çok mu gerekliydi be kadın?! Senin yüzünden o bölümler ağla ağla valla helak oldum ya :( Neyse, en çetrefilli kitabının bu olduğunu ve başarıyla atlattığımızı öğrendiğim için bir şey demiyorum artık :D

Son olarak, beni kitabı okumam için taciz eden tüm arkadaşlarıma ve biricik Küçük Kız'ma teşekkür ederim :) Eğer siz de benim gibi daha önce bu muhteşem kitabı okumamışsanız ya da bir türlü tereddütleriniz varsa lütfen bundan kurtulun. Çünkü eminim kitabı bitirdikten sonra siz de daha önce okumadığınız için büyük pişmanlık duyacaksınız. Ama geç değil! Mümkünse bir an önce tüm tereddütlerinizden arının ve kitabı elinize alıp başlayın. İnanın, asla pişman olmayaksınız ;)

Kendinize ve
kitaplarınıza iyi bakınız :)
Sevgilerle...

Yorum Gönder