HİSSİZ by LEMARİZ MÜJDE ALBAYRAK | YORUM


Herkese merhabalar :)

Yorumumuza geçmeden önce buraya tıklayarak... kitabımızın konusuna bakabilir ve yazarımızı tanıyabilirsiniz :)

Yeni yıla girmeden, nihayet, üzerimdeki şu "kitap okuyamama lanetini" kırabildim ve sonunda Hissiz'i bitirdim! *zafernidaları* :D İnstagramda gördüyseniz, birçok defa kitabı elime almama rağmen ya sınavlarım ya ödevim ya da hasta olmam sebebiyle ilk sayfalardan öteye gidememiştim. Ki ben bu kitabı okumayı tee kaç zamandan beri bekliyordum, hele hele Alexander ile tanışmayı... *.* Bu nedenle iyileşir iyileşmez kitabı elime aldım ve artık bitireceğim dedim. Zaten elime aldığım aynı gün içerisinde, su gibi akarak, bir günde bitti ;)

Ah, ah, ah... Ne desem bilmiyorum cidden. Çok farklı duygular yaşatan ve okudukça zamanın nasıl geçtiğini farkettirmeden biten bir kitap oldu benim için Hissiz. Ama itiraf ediyorum kitabın ilk sayfalarında böyle düşünmüyorum. Hatta bir ara bitirebilecek miyim diye küçük bir tereddüte düşsem de öyle bir yere geldim ki, resmen dönüm noktası oldu kitap için ve gerisinde de kitap su gibi aktı gitti. Sayfaları nasıl hunharca çevirip bir çırpıda okuduğumu sonuna geldiğimde anladım :)

Yorumumuzun derinliklerine inmeden biraz da konumuza bakalım ve daha sonra kaldığımızdan yerden devam edelim:

Kitabımız bizi oldukça sert ve beklenmedik bir girişle, deyim yerindeyse, tam da alnımızın ortasından vurarak başlıyor. Ki nasıl bir başlama! O.O Hala, o ilk sayfalara döndüğümde ilk seferimdeki kadar şaşırıyorum okuduklarıma. Hele hele benim gibi Wattpad'de Titanlar kısmında okuduysanız bu çarpılmanın tasviri yok -tamam oradaki hiçbirinin gerçek hali değildi ama bu kadar da sert beklemiyordum işte o.o- O derece bir şaşkınlık yaşadım Alexander konusunda. Ki kızımızla tanıştığında düzelir dediğim durum uzun bir süre düzelmediğinde halim seyirlikti. Ama o dönüm noktası... Tamam tamam, her şey sırayla. Yine yorumu karıştırmıyor ve devam ediyorum. Dediğim gibi, yazarımız daha ilk anlardan bizi yakışıklımız konusunda öyle sert vuruyor ki devamını okurken bir korku duyuyorsunuz. Zira Alexander lakaplarının ve ondan bahsedilişlerinin hakkını vererek karşımıza tüm sertliği, acımasızlığı ve 'hissiz'sizliğiyle bir gram yumuşamadan çıkıyor. Bu da haliyle sizde böylesi bir adamın nasıl aşık olacağı ve o ateşle yanıp nasıl birine dönüşeceği konusunda merak uyandırıyor :) Ve bu merakımızı da sevgili yazarımız bize göstermekte biraz gecikse de sonrasında kesinlikle bunu büyük bir 'yaaaa' nidaları eşliğinde erimenizle telafi ediyor. Ama dediğim gibi bu konuda sabırlı olmanız gerekiyor ;)

Alexander Romanov karşımıza beklenmedik bir durumda beklenmedik bir şekilde çıktıktan sonra kızımızda da aynı şaşırtmacayı uygulayan yazarımız devamında da bizi oldukça şaşırtıp meraklandırmaya ve belki bir nebze de kaygılandırmaya devam ediyor. Çünkü kızımız ile yakışıklımızın karşılaşmaları oldukça ilginç bir şekilde oluyor. Ve yine tepkiler/diaologlarla oldukça şaşırtmaya devam ediyor. Özellikle kitap boyunca o çiftlik sahneleri kadar şaşırdığım başka sahneler olmamıştır sanırım. Ama merak etmeyin! Bu kısımlar biraz sürse de ardından yaşananlar buna değer dedirtiyor ;) Zaten sonrasında da çiftimiz, hınzır dedemiz sağ olsun, bir yıl boyunca aynı evde kalmak-aynı işte çalışmak için çiftlikten ayrılıyorlar. Ve asıl olaylar da buradan sonrasında başlıyor. Ama dediğim gibi, sabırlı olmanız gerekiyor. Çünkü sevgili yazarımız bizi bazı konularda eritirken ve beklediğimizi verirken bir yandan da diğer konuları oldukça geciktirerek sinir krizlerine girmemizi sağlıyor. Hele hele o son kısımlarda yaşadıklarımı bir ben bir de sevgili Romanov'm bilir T.T Peki ya sizce sevgili çiftimiz yapılan antlaşmaya rağmen birlikte olabilecek mi yoksa Alexander hayatı boyunca ona verip verilebilecek tek şansı elinin tersiyle itecek mi? Peki ya o gecenin gizemi, her şey göründüğü gibi mi yoksa çok daha derin şeyler mi var arkada? Adrian'ın -Dear Lord <3- sırrı ne ve vicdanını geceleri bile rahat bırakmayan neler yaşadı? Peki ya Yasmine, o yeşil gözlü adam da kim? Ama en önemlisi, çftimiz mutluluğu kabul etse bile kader birlikte olmalarına izin verecek mi? Hepsi ve çok daha fazlası için kitabımızı bir an önce almanızı öneririm ;)

Kitapta nelerde hoşlanmadım? Kelime hataları, daha doğrusu yazım ve imla hataları vardı, ki bunlar okurken başlarda çok sorun oldu benim için. Ama hikaye ilerledikçe ya kitabımıza kendimi kaptırmamdan ya da bunların azalmasından çok da rahatsız etmedi. Malum su gibi akıp gidince kitap bir yerden sonra ben de çok takılmadım buna. Ama başlarda dediğim gibi fazlaydı :( Bu nedenle okurken sorun yaşabilirsiniz ama görmezden gelir ve sabırlı olursanız zaten bir süre sonra o kadar da sorun olmuyor ve kitabı hızlı bir şekilde bitiriyorsunuz ;) Yine başlarda sorun yaşadığım ama sonrasında, alışınca, aştığım bir sorun: Dilin çok sert olması. Yani ilk kısımlar belki de ben daha farklı sandığımdan dolayı bana sert gelmiş olabilir ama beklenmedik bir süprizdi. Başta ne oluyoruz dedim ama zaten bir süre sonra hem alışıyorsunuz hem de yazarımız, pardon Xander'mız aşka geliyor ve bu sertlik de pamuk şeker kadar olmasa da yumuşuyor. Bu nedenle okurken benim gibi olursanız eğer sakin olun, zira devamı beklemeye kesinlikle değer :) Bir de tabi Alex sorunsalı var. Aslında diğer karakterlerin bazılarıyla da sorunlar yaşadım ama bunu sırasıyla  karakterlerin kitapların geldiğinde özel bir yorum eşliğinde dile getireceğim. Malum herkesi kendi kitabında eleştirmek lazım. Sonra konu dağılmasın ;) Konu dağılmasın derken ben dağıttım konuyu, sorry ^^' Nerde kalmıştık? Alex, biricik yakışıklımız, ne istersem alırımcımız, seksi Romanov... Beni hissiz olma çabaları sırasında ya da şeytana dönüştüğü kısımlarda resmen öldürdü. Sevgili yazarım neden, neden, neden... demek istiyorum. Yani her şey tam iyiyken neden bu hödüğü uyarmadın da minik papatyasını üzdü? Hayır sonra tek başına acı çekmiyor ki? Biz de okurken ölüyoruz T.T Bunun yanında bir de geçirdiği krizler yüzünden öyle bir tepeniz atıyor ki kitap başında kuduruyorsunuz -_-** İşte tam da bu kısımlar beni bitirdi, öldürdü. En sevmediğim ve okumaya korktuğum kısımlar oldu :( Son olarak bir de karakterlerin bakış açısı değişimleri var. Aslında bu hoşlanmadığım ya da olumsuz bir yön değil ama okurken alışana kadar afallatıyor. Alıştktan sonra ise bir iki yer dışında rahatsızlık duymuyorsunuz :)

Bunlar dışında valla kitabımızla oldukça iyi anlaştık. Hatta yer yer kitabı bırakıp "yaaaa" diyerek otuz iki diş sırıttığım da doğrudur :D Alexander ismi çok sevdiğim isimlerden olduğundan daha tanışmadan kendisini sevmiş ve zaten isim sebebiyle kitabı merak etmiştim. Tamam tamam, başka nedenler de var ama isim de beni benden ayrı aldı. Ki tanıdıkça da -şu son kısımlardaki aptallıklarını saymazsak- daha da bir sevdim kendilerini. Özellikle tüm geçmişini öğrendikten sonra, daha da dağıtmadığına şaşırdım açıkçası ama adam bunların hepsine rağmen bir imparatotluk kurmuş resmen *.* Ama en sevdiğim yerler tabisi de her şeyi boşverip Heaven ile aşka düştüğü zamanlardı. Onun için, ona laik olamabilmek adına düşündükleri bile -şu an yazarken de dahil- durup durup şapşal bir şekilde sırıtmama neden oluyor <3 Tabi kitabımızda sadece bu karakterimiz yok. Serimizin diğer karakterleri de, kimisi ön planda kimisi daha geride durarak bize kendilerini tanıtıyorlar. Ama bunlar arasında benim ve eminim kitabı okuyanların birçoğunun açık ara favorisi Adrian'dır. Yavrımmm ya *.* Hani kim hem yakışıklı hem öylesine güzel gözlü hem de arkadaşı için vefakar ve yeri geldiğinde de Heaven için öylesine fedakar olabilir ki! <3 Gerçi biliyorum onun da bir acısı var ama acımasız yazarımız bize o gizemden zınnık koklatmıyor -_- Neyse ki az kaldı ikinci kitabımız Maske'yi elimize almamıza :) Açıkçası benim merak ettiğim ikinci şey de Adriano'nun babası kim? Aklımda tahminler var ama ne yazık ki yazarımız fazlasıyla acımasız olduğundan bunların cevabı bir dahaki kitabımıza kalıyor ;) Bir de, nasıl unuturum, Heaven'mız var. Belki de kıskançlığımdan bahsetmedim ama biz yine de buna gelin unutmak diyelim. Neyse... Kızımız cidden sabır taşından daha dayanıklı. Yani sabır taşı olsa çatlar ama kızımız cidden iyi dayandı ve o melek kalbiyle her şeye göğüs gerdi. Ona kızdığım yerler fazlasıyla vardı ama onun da geçmişini okuduktan sonra insan bu iki aptal aşığa kızamıyor işte ^^ Unutmadan, kitabımız benim tam da sevdiğim tarzda, sadece iki kahramanımızın ağzından değil, diğer karakterlerimizin ağzından da yazılmış. Bayılıyorum böyle çok bakış açılı anlatımlara *.* Bunlar dışında aslında tonla hoşuma giden ve alıntı yaptığım yer var ama sanki sizinle paylaşırsam fena spoiler olur gibi hissediyorum. O nedenle burada kesiyorum yorumumu :)

Son olarak, siz de iki yaralı ve aptal aşığın hikayesini okumak, farklı duygular hissetmek, yan karakterlerinin kitapları için sabırsızlıkla beklemek istiyorsanız kitabımızı okumalısınız bence ;) Başlarda okurken zorluklar yaşabilir, yazarımızın tarzına alışana kadar sersemleyebilirsiniz ama sabreder ve kitabımızın olaylarının asıl başladığı noktaya gelirseniz emin olun sonrası su gibi akıp gidecektir. Sadece sabırlı olun ;) Ayrıca, demeye korkuyorum malum seveni çok, ama Xander'cığımdan uzak durun lütfen. Ve Adrian'dan da durun. Tam tanışmasak da sevdim ve içimdeki bencil yan onu da vermek istemiyor :D *kötücadıkahkahası*

Kendinize ve kitaplarınıza iyi bakın. Onları sakın ihmal etmeyin... Bir sonraki kitabımızda görüşmek üzere :)

Yorum Gönder