Kara serisi 4. Kitabıdır!
Üzülerek
söylüyorum ki, kitap benim için tam bir hayal kırıklığıydı :(
Hikaye,
Savannah’ın –ki kendisi Karpatya prensinin kızı- yaptığı bir gösteri ile
başlıyor. Gregori de –karanlık olan,
şifacı ve korkutucu yakışıklımız- 5
yıllık bir hasretten sonra ruh eşi ve kötülüğe kapılmamak için geliyor. Daha
ilk sayfalardan bir vampir çıkıyor ve heyecan başlıyor diyorsunuz ama bu sadece
hayal. Çünkü o olaydan sonra çooook uzun bir süre zarfında olan şey:
Gregori’nin Savannah’ı oradan uzaklaştırıp güvenli bir yere götürmesi,
kızımızın sinir bozucu sızlanmaları, yakışıklımızın zorbalıkları ile sayfalarca
neredeyse aynı yerde olay devam ediyor. Tamam, başta olur böyle şeyler de
sürekli yazım hataları, eksik sözcükler, olayların ve aynı kavgaların tekrarı,
sorunlarını konuşmadan sürekli tavşanlar gibi birbirine yapışmaları ile sizi
okuyup okuyacağınıza pişman ediyor.
Kitap, 50li 60lı
sayfalardan sonra nispeten daha okunabilir bir hal alıyor. Belki artık bazı
şeyleri umursamamanızdan belki de yazara alışmanızdan çoğu şeyi göz ardı edip zevk
almaya başlıyorsunuz. Yazar zaten o sayfalardan sonra yavaş yavaş hikayeye
dalıyor. Yine de aldanmayın, kitabın son 20 30 sayfasında okumaktan zevk
alıyorsunuz. O zamana kadar da olay oluyor ama yazar üstünkörü geçmiş, daha çok
çiftimizin mart ayındaki kediler gibi öpüşüp koklaşmasına ve aşk tazelemesine
odaklanmış resmen. Tamam olmasın demiyorum ama böyle heyecanın, tehlikenin ve milletin
tam ortasında olup da konuyu bölmesin. Son sayfalar ise kitabı okuma nedeniniz
oluyor.
Gregory, ilk
başta tam bir mağara adamı tarzında ama kızımızın yanında kaldıkça ve ruh eşini
bulduğu için değişmeye başlıyor. Yeri geliyor ergen tripleri yapıyor, yeri
geliyor zorba oluyor, yeri geliyor çok atşli bir aşık, yeri gelince de espri
yapıyor. Kitabı okunur kılan ve zevk aldığım 3 kişiden biri. Diğerleri çok çok
kısa olsa da gördüğümüz ve sevindiğimiz Aidan ve görmesek de anlatılan ve ben
de merak uyandıran Julian. Ki diğer kitap ta onun kitabı ve sırf meraktan
okuyabilirim ama hiç istek yok.
Savannah, şımarık
ve annesinin nefret ettiğim ne karakteri, huyu varsa almış kızımız. Sen bir
Karpatyalısın, hiç mi bir şey bilmezsin ya! Tamam, anlıyorum yakışıklımızdan
korkuyorsun ama sana her şeyi söylüyor açıklıyor. Yok, yok. Adam olduğunu son
sayfalarda görüyoruz. O sayfalarda tam sevdim diyecektim, hoop tekrar bir
salaklığı tuttu az kaldı Greory ölüyordu.
Gary, bu insanı
sevdim sanırım ama olmasa da olurdu. Yazar, biz bir ara çiftimizden bunalınca
içimiz açılsın diye bunlara arkadaş getirmiş resmen. Yakışıklımıza insanların da
onurlu ve iyi olabileceğini gösteren ve genelde kızımızla bir olup Gregory
çıldırtan biri.
Bir sürü
karakter var daha ama çok çabuk ölüyorlar ya da gidiyorlar. Gregory çok güçlü
kabul ama olaylar bu kadar da hızlı olmamalı ya da tasvirler bu kadar
üstünkörü. Açıkçası kafamda belli başlı hatları dışında ne bir Gregory ne de
Savannah tasviri var. Onları tanıyoruz ama yeterli değil. Derinliği yok. Bu yüzden
sanki boş okuyormuşum gibi geldi.
Okurken umutlarım
vardı aslında Gregory için ama olmadı. Keşke hep o gizemli haliyle kalsaydı da
hayallerimde yaşasaydı. Artık önümüzdeki maçlara bakacağız. Tek sorun okuyacak
kitabımın olmaması. Siparişlerim var ama onlarda anca bayramdan sonra gelir. Bakalım
belki bilgisayardaki zulamdan okumadığım bir şeyler çıkar :)
Herkesin bayramı
kutlu olsun. Kalan günlerinizle iyi tatiller…