YENİ KİTAPLARIM – 2



 En sonunda kıymetlilerime kavuştum. Aslında bayramdan önce istemiştim ama nedense şimdi gelebildi. Sabahtan beri içinde bulunduğum sinirli ve mutsuz havayı dağıttı adeta. Tamam, ufak ufak güzel şeylerde oldu ama kitaplar ayrı yani ;)

Şimdi bakalım önümüzdeki günlerde beni neler meşgul edecek:

  

1.         Athenanın İşareti by Rick Riordan
2.        Cehennem Taşı by Elle Jasper
3.        Zehir Ustası by Maria V. Synder
4.       Yüz Bin Krallık by N.K. Jemisin
5.       Eflatun Şafağın Kokusu by Mina Hepsen
6.       Fırtınadan Sonra by Mina Hepsen



Kargom tabi ki de bunlarla sınırlı değildi. Aldığım site çok güzel ayraçlar yollamıştı. Ayraçlarımı da ayrı seviyorum. Kitap sayım kadar vardır belki de daha fazla. Kitapçıya gittiğim zamanlar bol bol isterim. Neyse uzatmadan size yeni ayraçlarımı göstereyim:


Unutmadan, sizi biriyle tanıştırmak istiyorum. Kendisi bana kitap okuma etkinliklerinde eşlik eden bir arkadaş. Her zaman kitap okur ve ne zaman okusam bana eşlik eder. Adı mı ne? Adı “Arya” Evet, face ve twit ismi ondan geliyor. Biz iyi bir ikiliyiz:


Peki hangi kitaba başladın sorusunun yanıtı ise Dex’in çıkarmış olduğu “Yüz Bin Krallık by N.K. Jemisin” kitabı. Hakkında o kadar güzel yorumlar okudum ki dayanamadım ve hemen başladım. 


Okuyup sizlere düşüncelerimi iletene kadar kitaplarınızla mutluluklar diliyorum :)

BİRAZ DA HABER YAZALIM



Bir kitap kurdunda sıkça görülen, kitapsızlık durumunda ortaya çıkan o zorlu hastalıklardan birini yaşarken en iyisi oturayım ve size birkaç bilgi vereyim dedim. 

Önce olmazsa olmazım kitap haberleri ile başlayayım:
1.         Aimee Carter’ın Goddess Test serisinin ikinci kitabı “Tanrıçaların Savaşı” adıyla 9 Kasım tarihinde Ephesus Yayınlarından çıkacağı duyuruldu.
2.        Yine Ephesus Yayınları’ndan G.A. Aiken’in Ejderin Aşkı kitabının devamı olan “Dragon Sin”, Aralık 2012’de bizlerle olacak.
3.        Yabancı kitap bloglarının sıkça yaptığı ve bizde de bu ayın 4’ünde 3.sü gerçekleştirilecek  olan, takdire ve vaktinizi ayırmaya değer bir organizasyon olan yerli blog turu gerçekleştirilecek.
Daha fazla bilgiye buraya tıklayarak ulaşabilirsiniz.
4.       Ayrıca daha önce bahsettiğim J.R.R Tolkien’in “Bitmemiş Öyküler” kitabı da bu Cuma raflardaki yerini alacak.
5.       George R.R. Martin’in Buz ve Ateşin Şarkısı IV – “Kargaların Ziyafeti Kısım I ve Kısım II”, Epsilon Yayınevi’nden 1 Kasım’da çıkacak.
6.       Unutmadan bu ay 17-25 Kasım tarihleri arasında “Tüyap Kitap Fuarı” olacaktır. Birçok süprizleri, indirimleri, imzalama törenleri ile kaçırmak istenmeyecek bir etkinlik!

Film haberlerimde ise;
·        Bir James Bond filmi olan “Skyfall” 2 Kasım günü vizyona girecek.
·        İlki güzeldi umarım ikincisi de güzel olur. “Sessiz Tepe: Karabasan 3D” 9 Kasım tarihinde sinemalarda yerini alacak.
·        Bir seri daha sona eriyor. “Alacakaranlık Efsanesi: Şafak Vakti Part 2” 16 Kasım’da son savaşını vermeye geliyor.
·        Son olarak, özlediğimiz o efsanevi dünya bize bir kez daha kapılarını açıyor ve bizi onlarla yeni bir maceraya davet ediyor. “Hobbit: Beklenmedik Yolculuk” 14 Aralık tarihinde özlemimizi dindirmeye geliyor.

Son söz Sailor Moon’un 20. yıl dönümü olması sebebiyle tekrar başlıyor. 2013 yazının animeleri arasında yerini alacağına çok sevindiğimi söylememe bile gerek yok. Kendisi çocukluğumun animesi. Hala da ara ara izlerim kendilerini.

Şimdilik bu kadar. Gün içinde kitaplarım –kıymetlilerim desem daha bir yeri- gelirse onları da paylaşırım artık ;)

KARA BÜYÜ (DARK MAGİC) by CHRISTINE FEEHAN




Kara serisi 4. Kitabıdır!

Üzülerek söylüyorum ki, kitap benim için tam bir hayal kırıklığıydı :(
Hikaye, Savannah’ın –ki kendisi Karpatya prensinin kızı- yaptığı bir gösteri ile başlıyor. Gregori de  –karanlık olan, şifacı ve korkutucu yakışıklımız-  5 yıllık bir hasretten sonra ruh eşi ve kötülüğe kapılmamak için geliyor. Daha ilk sayfalardan bir vampir çıkıyor ve heyecan başlıyor diyorsunuz ama bu sadece hayal. Çünkü o olaydan sonra çooook uzun bir süre zarfında olan şey: Gregori’nin Savannah’ı oradan uzaklaştırıp güvenli bir yere götürmesi, kızımızın sinir bozucu sızlanmaları, yakışıklımızın zorbalıkları ile sayfalarca neredeyse aynı yerde olay devam ediyor. Tamam, başta olur böyle şeyler de sürekli yazım hataları, eksik sözcükler, olayların ve aynı kavgaların tekrarı, sorunlarını konuşmadan sürekli tavşanlar gibi birbirine yapışmaları ile sizi okuyup okuyacağınıza pişman ediyor. 

Kitap, 50li 60lı sayfalardan sonra nispeten daha okunabilir bir hal alıyor. Belki artık bazı şeyleri umursamamanızdan belki de yazara alışmanızdan çoğu şeyi göz ardı edip zevk almaya başlıyorsunuz. Yazar zaten o sayfalardan sonra yavaş yavaş hikayeye dalıyor. Yine de aldanmayın, kitabın son 20 30 sayfasında okumaktan zevk alıyorsunuz. O zamana kadar da olay oluyor ama yazar üstünkörü geçmiş, daha çok çiftimizin mart ayındaki kediler gibi öpüşüp koklaşmasına ve aşk tazelemesine odaklanmış resmen. Tamam olmasın demiyorum ama böyle heyecanın, tehlikenin ve milletin tam ortasında olup da konuyu bölmesin. Son sayfalar ise kitabı okuma nedeniniz oluyor.

Gregory, ilk başta tam bir mağara adamı tarzında ama kızımızın yanında kaldıkça ve ruh eşini bulduğu için değişmeye başlıyor. Yeri geliyor ergen tripleri yapıyor, yeri geliyor zorba oluyor, yeri geliyor çok atşli bir aşık, yeri gelince de espri yapıyor. Kitabı okunur kılan ve zevk aldığım 3 kişiden biri. Diğerleri çok çok kısa olsa da gördüğümüz ve sevindiğimiz Aidan ve görmesek de anlatılan ve ben de merak uyandıran Julian. Ki diğer kitap ta onun kitabı ve sırf meraktan okuyabilirim ama hiç istek yok.

Savannah, şımarık ve annesinin nefret ettiğim ne karakteri, huyu varsa almış kızımız. Sen bir Karpatyalısın, hiç mi bir şey bilmezsin ya! Tamam, anlıyorum yakışıklımızdan korkuyorsun ama sana her şeyi söylüyor açıklıyor. Yok, yok. Adam olduğunu son sayfalarda görüyoruz. O sayfalarda tam sevdim diyecektim, hoop tekrar bir salaklığı tuttu az kaldı Greory ölüyordu. 

Gary, bu insanı sevdim sanırım ama olmasa da olurdu. Yazar, biz bir ara çiftimizden bunalınca içimiz açılsın diye bunlara arkadaş getirmiş resmen. Yakışıklımıza insanların da onurlu ve iyi olabileceğini gösteren ve genelde kızımızla bir olup Gregory çıldırtan biri.

Bir sürü karakter var daha ama çok çabuk ölüyorlar ya da gidiyorlar. Gregory çok güçlü kabul ama olaylar bu kadar da hızlı olmamalı ya da tasvirler bu kadar üstünkörü. Açıkçası kafamda belli başlı hatları dışında ne bir Gregory ne de Savannah tasviri var. Onları tanıyoruz ama yeterli değil. Derinliği yok. Bu yüzden sanki boş okuyormuşum gibi geldi.

Okurken umutlarım vardı aslında Gregory için ama olmadı. Keşke hep o gizemli haliyle kalsaydı da hayallerimde yaşasaydı. Artık önümüzdeki maçlara bakacağız. Tek sorun okuyacak kitabımın olmaması. Siparişlerim var ama onlarda anca bayramdan sonra gelir. Bakalım belki bilgisayardaki zulamdan okumadığım bir şeyler çıkar :)

Herkesin bayramı kutlu olsun. Kalan günlerinizle iyi tatiller…