KURŞUN (BULLET) by LAURELL K. HAMILTON


Tanıtım:

Hayatım boyunca aklımı yitirmeye en yaklaştığım an, o andı. Ortada öldürülebilecek bir beden yokken, biriyle nasıl savaşabilirdiniz ki? Üstelik en güçlü ölümsüzlere hükmeden bir düşmanla!

Ben Anita Blake. Yakın zamana dek, St. Louis'de birçok kişiye göre normal bir hayat sürdürmeye çalışıyordum. Tabii, yasal bir vampir avcısı olarak görev yapan birinin yaşamı ne kadar normal olabilirse! Ancak hiç beklemediğim bir anda geçmişimden bir vampir yeniden hayatıma girdi. Karanlığın Annesi. Aslında herkes onun öldüğünü zannediyordu. Fakat Karanlığın Annesi, vampirlerin ilki ve karanlık yaratıcının ta kendisiydi. Ve tahmin edersiniz ki, bir tanrıyı öldürmek hayli zordu.

Karanlığın Annesi, yeni bir bedene kavuşmak istiyordu. Ancak ele geçirmek istediği bedenin zaten bir sahibi vardı. Ben. Ve eğer Karanlığın Annesi bedenimi ele geçiremezse öyle korkunç şeyler yapmayı planlıyordu ki, o bedenin bir daha bana bile faydası olmayacaktı.



Serinin 19. kitabıdır.
 Matthew *.*

Nerden başlasam ki? Gerçekten de bu serinin çektiği eziyeti başka bir seri çekmiş midir daha? Yok geç çıkarırlar, yok kapağı kötü olur, yok çevirisi baştan savmadır, o da olmadı özel isimler de çevirilir ve sonunda tüm okuma zevkimizi alırlar :( Cidden kitabın başındaki o ani kısımlar ve sonunun aceleye gelmesi dışında genel olarak kitabımızı çook sevdim. Sevdim ama okumak saydığım nedenlerce tam bir hezimete döndü ne yazık ki T.T Devam kitaplarını orjinal dilden okuyacağım sanırım çünkü çeviri sağolsun daha da zevk alabilecekken ve daha keyifli bir okuma yaşayabilecekken kitabın çoğu yerinde "acaba burada ne demiş" diye düşündürerek bunu mahvetti -_- Neyse, dediğim gibi çeviriyi bir kenara bırakıp konu ve olaylar açısından bakarsak kesinlikle oldukça şaşırtıcı, bolca kahkaha ve yer yer de her zamanki gibi sinir ediciydi ama sevdim :D

Gelin konumuzdan bahsedelim, daha sonra da artıları eksilerine tekrar dönelim:

Kitabımız, Matthew'un ve Anita'nın bazı erkeklerinin olduğu bir okul gösterisiyle başlıyor. Bu arada Matthew kim diye sorarsanız da... Matthew, ilk kitaplarda olan Anita'nın avukat arkadaşı Monica'nın oğlu. Ve çooook tatlı ^^ Anita ile olan sahnelerini okumak beni oldukça güldürdü tabi öncesinde de kocaman bir şaşkınlık yarattı O.O Matthew'u okuduktan sonra bir an hani Anita'da bir bebek yapsa da kitap da bebek de okusak demedim değil ama işte bir an ;) Devam edersek... resital gerçekten iyiydi, Anita'nın tüm erkekleri neredeyse bir aradaydı ve hepsinin hayatlarında yaşadıklarına rağmen daha iyi olduğunu görmek gülümsetti beni :) Resitalden sonrası ise oldukça şaşırtıcıydı. İlk başta Asher'ın sorunu ve daha sonrasında Richard'ın gelmesiyle "aha, yine mi? Bıkmadın mı Laurell ama ya" diye gerilsem de olaylar hiç de beklediğim gibi olmadı. Okurken sık sık "neler oluyor?" diye düşünmeden edemedim ve o anlardan sonra da bu halim kitap boyunca devam etti. Nedenini kitabı okuyunca siz de anlayacaksınız ;) Richard ve Asher krizinden -ya da başka bir şey mi desek ;)- sonra işler bir an da sarpa sarıyor. Ve Karanlık Anne bir kez daha bizimkilerin hayatlarını tehdit ediyor. Daha önceki kitaplarda bedenen yok olduğunda öldüğünü düşünmüştük ama kendisi bir kez daha kurtulmanın bir yolunu bulmuş ve Konsey'i de ele geçirmiş. Üstelik sadece bu da değil, Konsey'in vampirleri üzerinde de hakimiyet kurarak tüm vampir alemini sonrasında da Dünya'yı karanlığa bulamak istiyor. Ne güzel düşler değil mi? Tabi Laurell bu Anita'mı bu kadarla bırakır mı? Asla! Bunun dışında iki sorun daha patlak veriyor. İlki uzaktan şahit olduğumuz ve Karanlık Anne'nin sebep olduğu bir Atlanta polis işi ki oldukça fena. Diğeri ise yine Karanlık Anne'nin sebep olduğu bir ardeur olayı ki onun sonrasında gelişen olaylar hem çok fena hem de yüreklerinizi ağzınıza getirecek cinsten :( Bir de tabi çok aksiyonu olmasa da Karanlık Anne'yi yenmek için Anita'nın kaplan sorununu halletmeye çalışmasını okuyoruz. Yani Laurell yine yapacağını yapıyor ve kısa zamanda sevgili Anita'mın başına açmadığı bela kalmıyor... Peki ya sizce Anita tüm bu tehditlerden sağ kurtulabilecek mi? Yoksa artık Anita eskisi gibi değil ve son olan olaylar sonrasında da kendine gelemiyor mu? Peki ya kaplanlar, onlar ve vampir aleminin polisleri arasındaki bağlantı ne? -İsimlerini sakın söylemeyin! Karanlık Anne'yi de unutmamak lazım, planları başarıya ulaşacak ve Anita'yı da kendi kölesi mi yapacak yoksa Anita ondan önce mi davranacak? Hepsi ve çok daha fazlası için son hız devam eden serimizin dönüm noktası bu kitabını okumayı unutmayın ;)

Açıkçası birkaç yıl önce kitabın özeti/konusuna baktığımda bir yerde, nedense bende Matthew'un sahnelerinin daha çok olacağı ve Asher sorununun da daha uzun süreceği hissi uyanmıştı. Asher konusunda üzülmedim ama Matthew daha çok olsun isterdim kesinlikle. O kadar tatlı ki! Hele bizimkilere isimler takması ve Anita'ya olan sevimli ilgisi... Tam yemelik bir şeker :) Ama ne yazık ki onu bir baştaki resitade bir de kitabın sonundaki bir bölümde görüyoruz, umarım ileriki kitaplarda zaman zaman olsa bile görme şansımız olur ;) Ama annesini mümkün mertebe görmeyeyim, çünkü zerre sevmedim. Hoş o zamanda pek sevilesi değildi şimdi de pek sevilesi değil. Hatta şimdi daha bile fazla sevimsiz *gözdevirirvekafasınısallar* Bunun dışında kitabın bir yerinden sonrasında Anita'nın üzerindeki doğal olmayan şok hali çok sinir bozucuydu -_- Tamam, o haldeyken gereksiz tartışmalara girmemesi ve bizi yıpratmaması iyiydi ama bazı olaylar vardı ki, kesinlikle bir şey demesini beklerdim. Özellikle de Richard ve Jean-Claude'un o kitabın sonlarındaki olayında. Tek kelime etmedi hatun ya! Richard neyse de Jean-Claude konusunda içim çok acıdı T.T Ama en önemli sorun ise kitabın çevirindeydi. Normalde eğer çok azsa ya da okumamı etkilemiyorsa çeviri hatalarına takmam. Ama kitap öyle bir şekildeydi ki okuduğum cümleleri birkaç kez okuyup "burada ne demek istemiş ki?" diye anlamaya çalıştım. Çok sinir bozucuydu. Hele o özel isimlerin çevrilmesi beni benden aldı -_- Gurur ve Kıskançlık nedir ya? Onlar Pride ve Envy! Oraya karakter adı olarak yazılmış, karakterlerin özelliğini belirtmek için değil -_- Gerçekten konusu ve kitap iyi olmasaydı bitmezdi yani hiç :(

Bunları bırakıp iyi yanlarına bakarsak... Baştaki resital kısımları çok iyiydi, özellikle Nathaniel kısımlarında ben de gururlandım *.* Ve Richard'ın şaşırtıcı bir biçimde bazı şeyleri aşıp bizimkilere uyum sağlamaya başlamasına sevindim. Umarım bu durum kısa sürmez çünkü artık onun çıkardığı sorunlardan bıktım! Mathew, ondan tekrar bahsetmeden olmaz. Sevimli bıdığım az görünse de kesinlikle kalbimi çaldı <3 Hele Natty, Nita diye seslenmesi yok mu? O anda sarılıp sevesim geliyor :) Bunun dışında aramıza yeni karakterlerin katılması da iyi oldu. Bazılarının ileride sorun çıkaracağı kesin gibi ama Anita'ya yakın olarak katılanlardan memnunum ben. Şimdilik o da yeter ;) Bir de bu kitap da Anita'nın neredeyse tüm güçlerini kullanması ve daha önce öğrendiklerini denemesi hoşuma gitti. Ama nekromensır özelliklerini de özledim, onları da ihmal etmesin artık :) Bunlar dışında aslında birçok şey olsa da spoiler vermemek için şu an burada bitiyorum yoksa kendimi hiç tuttamayacağım :D

Kısacası kitabımız başlarında afallatsa da ve çok iyi gelmese de daha sonrasında kesinlikle bunu telafi edercesine gelişiyor ve diğer kitapları için bir dönüm noktası oluyor. Eğer çeviriye dayanıp okuyabilirseniz hem oldukça keyif alacak hem de devamı için oldukça sabırsızlanacaksınız ;) Yani en azından benim için bu durum böyleydi :)

Herkese keyifli okumalar. Kendinize ve kitaplarınıza iyi bakın! Bir sonraki yorumda görüşmek üzere...

Yorum Gönder