AŞK-I RANA by GÜNEY UTKUN


Tanıtım:

“Aşkla Dokun Hayata” serisi kitapları ile okuyucularını aşkın ayrılıktan kavuşmaya, hüzünden coşkuya kadar tüm duygularını taşıyan bir yolculuğa çıkarıyor. 

Savaşın ve siyasetin gölgesinde filizlenen bir aşk hikâyesi… Karşılıksız bir aşk, sızısı hiç azalmayan bir hasret, hastalığa yenik düşen bir genç şair, fakültede işlenen esrarengiz bir cinayet ve gizem perdesi ardındaki esrarengiz olaylar…

Aşk-ı Rana; hasret, ihanet ve acıyla harmanlanmış bir aşk öyküsü ile beraber 1980 darbesini, Körfez Savaşı'nın acılarını ve Orta Doğu'nun kadim yazgısını da bir başka gözle anlatan çarpıcı bir roman.

Aşk, insanoğlunun kalbinde hala şarkılarını söylemeye devam ediyor.  Siz de Hayata Aşkla Dokunmaya Var mısınız?


Aşkla Dokun Hayata Serisi ikinci kitabıdır.
İlk kitabımızın aksine roman türündedir.

Ahhh, ne kitaptı gerçekten de! Sonu konusunda ne kadar sinirli ve hala üzgün olsam da aslında daha en başından belliydi. Yine de kitapların mutlu sonla bitmesini isteyen biri olarak gerçekten de benim için oldukça zor oldu kitabımızı bitirmek. Ama kesinlikle okurken farklılığıyla oldukça keyif aldım ve yazarımız sayesinde sadece bir aşk hikayesi değil, dönemi de içeren oldukça dolu bir roman okumuş oldum. Genel olarak sevdim aslında ve hem dönemi yansıtan hem de yayınevinin tarzında kitap okumayı sevenlere kesinlikle öneririm ;)

Tamam, daha fazla kitabımızı hakkında konuşmadan gelin de konusuna bakalım kitabımızın. Daha sonrasında incelememize devam ederiz:

Kitabımız bizi, serimizin ilk kitabındaki seriye adanmış şiiri ve hoş cümleleriyle karşılıyor. Ve sonrasında da bizi 1991 yılınnın soğuk bir kış sabahına götürüyor. Olayların etrafında şekillendiği karakterimiz Kuzey hem zorlu şartlarda yaşayan bir sivil polis hem de bir şairdir. Kitabımız başta uzunca bir kısmını ana karakterimiz Kuzey'e ve onun apartmanındaki komşularına, çevresine ve onu tanımamız için gerekli bilgilere ayırıyor. Ama yazarımız bunu öyle bilgi verir gibi değil, daha çok gündelik yaşantısı sırasında, dönemin siyasi olayları ve yaşayış tarzı gibi önemli olayların konuşulduğu aralarda size aktarıyor. Ve ortaya belki de uzun süredir okumadığınız tarzda bir anlatımla oldukça hoş bir kitap çıkarıyor :) Ama... konumuza dağıtmadan dönecek olursam da, kitabımızı sadece karakterimiz Kuzey'in bakış açısından ibaret değil. Kitapta ve Kuzey'in hayatında önemli bir yere sahip karakterlerin de bakış açısına değiniyor. Ki bu bence de hem oldukça yerinde olmuş hem de bir gereklilikti düşününce ;) Devam edersem, karakterimizin hayatı yeni emniyet müdürüyle yaptığı o görüşme sonrası değişiyor ve her şey geri dönülemez bir yola giriyor. Çünkü o gün aldığı yeni göreviyle birlikte gelişen olaylar ve hastanede yaşadığı tesadüfler karakterimizin kaderini belirleyen o yolda oldukça önemli adımlar oluyor. Peki ya sizce karakterimiz almış olduğu yeni görevini başarabilecek mi? Ya da görev hiç de sanıldığı gibi değil mi? Peki ya Aslı, kardeşine kavuşabilecek mi? Ve sonunda kendine yaşamak için bir neden, hayatı için bir yol bulabilecek mi? Karaca ne olacak peki? Ya da Yiğit? Onların rolü ne? Daha da önemlisi Kuzey gerçekleri öğrenebilecek mi? Hepsi ve daha fazlası için kesinlikle kitabımızı okumanız gerekli ;)

Kitabımızda neleri sevmedim? Başta kesinlikle o sonu geliyor! Tamam genel olarak tahmin edilebilirdi ama bazı şeylerine hala öylesine kızıyorum ki! Özellikle de mendebur dedikleri kadına ve belki de babasına... Ama yine de pek bir şey diyemiyorum çünkü olan her şey o sonu zaten işaret ediyordu :( Sonrasında, aslında bu hem sevmediğim hem de sevdiğim bir özellik, konunun arasında başka şeylerin de bahsedilmesi. Seviyorum çünkü bazen dönemi ya da İstanbul'u anlatması oldukça hoş ama aynı zamanda odaklanmışken olması ve gereğinden fazlaca uzaması sebebiyle oldukça da rahatsız edici bulduğum bir durum -_- Daha sonrasında ise sanırım Aslı'nın çok fazla kararsız mı yoksa dengesiz mi olduğuna karar kılamadığım halleri geliyor. Çünkü görünüş ve ruh hali öyle uyumsuz oluyor ya da bir hali bir haline uymadığı oluyor ki okurken oldukça kafa karışıklığı yaşıyorum O.o Bir de tabi Agit denen bir karakter var ki sorma gitsin... Ama bunlar dışında da alışınca öyle rahtasız eden pek bir şey yok :)

Karakterimiz Kuzey zaman zaman ben de kafa karışıklığı yaratsa da genel olarak sevdiğim karakter oldu. Hatta okurken şairliğin sivil polisten daha yakıştığını bile düşündüm ona ^^ Ama yaptığı işi de gerçekten oldukça ciddiye alarak yapıyor ve okurken kendinin farkında olarak davranması da gerçekten hoşuma giden özelliklerinden oldu :) Bunlar dışında özellikle Alman çiftimizi de çok sevdim ve bir de saf Yiğit'imiz var. Zavallım çok çekti ve... *spoilerolmasın* Bu nedenle ona da oldukça üzülüyorum ve kızıyorum belki ama yine de sevdiğim karakterlerden oldu bir şekilde ^^ Kitabımıza genel olarak bakarsak da sadece aşk romanı değil dönemi yansıtan izler taşıması ve bize bilgiler vermesi oldukça hoşuma giden kısımlardandı. Aslında böyle yazmanın zor olduğunu düşünüyorum ama genele bakarsak da yazar kitaba iyi uyarlayabilmiş diyebiliriz. Ve birkaç yer haricinde genel olarak tarafsız kalma çabaları da hoşuma gitti açıkçası :D Bunlar dışında aslında sayılabilecek şeyler daha çok ama sizlere spoiler olabileceğinden yorumumu burada kesiyor ve sizlere veda ediyorum.

Eğer siz de içinde bulundurduğu dönem bilgileri, eski İstanbul tasvirleri gibi şeylerle çok yönlü bir kitap okumak ve biraz da ağlamak istiyorsanız kitabımızı okumanızı tavsiye ederim ;) Okurken çokça kızabilir, üzülebilir ya da hoş bir tesebbüm edebilirsiniz. Bir de kendinizi hazırlamayı da unutmayın tabe ^^

Kendinize ve kitaplarınıza bir dahaki görüşmemize kadar iyi bakın, herkese keyifli günler...

Yorum Gönder