THE ORIGINALS: YÜKSELİŞ by JULIE PLEC | KARŞILAŞTIRMA


Herkese haftanın ilk gününden merhabalar :)

Dün sizlerle kitabımızın yorumunu paylaşmıştım. Bugün de sizlerle Kökenlerimizin kitap ve dizideki hallerinin karşılaştırmasını yapacağım. Daha doğrusu geçmiş ve gelecek hallerine bakacak ve ne kadar olgunlaştıklarını hep beraber göreceğiz ;) Unutmadan, postumuzun sonundaki rafflecopter sayesinde kitabımızın çekilişine katılmayı unutmayınız. Herkese bol şans ^^


 


Yukarıdaki linkler sayesinde kitabımızın ve yazarımızın tanıtımına, kitabımız hakkındaki yorumuma, son olarak da dizimiz hakkındaki incelememe ulaşabilirsiniz :)

Hazırsanız yolculuğumuz başlıyor:


Niklaus Mikaelson / Klaus

Tabi ki de biricik hybird'imden başlayacaktım analizime *wink* Klaus karakterini gerek Vampir Günlükleri  gerekse de The Originals  dizisini izleyenleriniz bilir. Özellikle de kendi dizilerinde daha detaylı tanıyıp sevdiğimiz karakterimiz dizide, yani günümüzde, hayattan dersini aldığından mıdır yoksa o kadar uzun süre yaşamasından mıdır bilinmez ama kitaptan okuduğumuzdan bir nebze farklı bir karakter. Çünkü dizide kendisini daha bir kral, imparator ve tam bir Köken olarak görüyoruz. Yani bir şeyi istiyorsa ne olursa olsun, önüne ne çıkarsa çıksın alır. Ki sadece bu da değil, bir şeyi istese ya da sevse bile her daim önceliğinin aile ve korunmak olduğunu bilir. Bu yüzden de ilk olarak her zaman daha da güçlenmeyi kafasına koyar.

Kitabımıza gelirsek... kitabımızda yakışıklı melez kökenimizi daha toy olarak okuyoruz. Zira o dönemler gerek Amerika kıtasına yeni gelmeleri gerek düşmanlarının içine düşmeleri gerekse de babalarından saklanıyor olmaları sebebiyle tam bir sudan çıkmış balıklar. Bu nedenle özgürlüğe kavuşunca, yani neredeyse kavuşunca çünkü kardeşleri tam özgürlük için her zamanki gibi Klaus'mun yolundalar -_- Dediğim gibi özgürlüğünün bir kısmına kavuşunca da kendini tabi ki de eğlenceye veriyor. Ta ki güzeller güzeli ama bir o kadar da salak Vivian'ı görene kadar. Ondan sonrasında ise beyni gerilerden önceliğin güç olmalı diye çığlık atsa da o dönemler daha toy olduğundan bu saf kıza aşık olup önceliğini aşk olarak belirliyor. Ve zaten bunun da cezasını acı bir biçimde çekerek tecrübe hanesine bir sayı olarak ekliyor :(

Hangisini seçerdim?  Tabi ki de diziyi. Çünkü dizideki hali en görkemli hali *.* Ayrıca söylemeden edemeyeceğim ki, Klaus'un ağzından okumak oldukça ilginçti. Çünkü dizideki duruşu, görünüşü ve hareketleri olsun iç sesinden oldukça farklıydı.


Rebekah Mikaelson

İkinci olarak Rebekah'ı seçmemin çok da bir nedeni yok. Aslında kendisini çok da sevmem bile. Yine de dizideki "girl power" mottosuna bayılmıyorum desem yalan olur ;) Zira kendisini bir yerde sevmem gerekse bu kesinlikle dizi olurdu. Çünkü kızımız her zamanki şıp sevdi havasında bile olsa en azından dizide hem aklı bir parça daha başında gibi, malum Klaus yıllar içinde kafasına vura vura içindeki çalıştırmayı öğretmiş bir parça, hem de geçmişte olduğundan daha güçlü bir karakter. Özellikle de dizinin diğer kızlarıyla karşılaştırıldığında...

Kitabımız açısından... açıkçası kitaptaki Rebakah'ı hiçbir yönüyle zerre sevmedim. Çünkü hem başta düşmanlarının barışını savunması hem de sonrasında görevi olan yardım getirme kısmını eline yüzüne bulaştıması, bu da yetmezmiş gibi Pollyanna gibi eve "ben aşık oldum, biz Eric'le birlikte uzaklara gidiyoruz, size oralardan yazar daha iyi bir ev bulunca ararız" tarzında dönmesi ve sonrasında verdiği sözü unutarak en zor zamanlarında kardeşlerini bırakarak kaçması sebebiyle kitap boyunca deli eden, deli ettiği kadar nefret ettiren bir karakter oldu. Yine de bir konuda da hakkını yememek lazım, sayesinde babalarının tehditinin kıyısından döndüler. Ama bu bile ne yazık ki kitaptaki durumunu kurtaramadı -_-

Hangisini seçerdim?  Tabi ki de dizideki hali, zira kitapta günümüz halinden bir şeyler okusak da ne yazık ki o da daha toy hallerinde. Ve o toy haliyle birlikte sadece kendini değil kardeşlerini de kendisiyle bilikte ölüme sürüklemekte :/ Ve buraya da eklemezsem olmaz, kitapta okurken Rebekah'ın iç sesi tam da dizide nasıl tahmin ettiysem o kişiliği yansıtıyordu.


Elijah Mikaelson

Karşılaştırmamızın son konuğu ise Elijah oluyor. Aslında dizide olsun kitapta olsun hem iç sesiyle hem de görünüş ve beklediğim gibi olmasıyla arada bir fark bulamadığım tek karakterdi. Zira onu okurken günümüzdeki halinden esintiler çok fazlaydı. O nedenle onu okumak benim için bir süpriz ya da şaşırtıcılık olmadı. Yine de tamamen benzer diyemem. Zira gerek kitabımızda bir nebze daha sabırlı olması gerekse de biraz daha Klaus'la günümüzdekinden az ilgileniyor ve önceliği olarak onu koymuyor olması olsun Elijah kesinlikle kitapta şimdikinden daha özgür bulduğum bir karakter oldu. Ama dediğim gibi sadece bir nebze, onun dışında yine dizimizdeki gibi aileyi bir arada tutup baba figürü olan kişi olmaya devam ediyor -ya da bana öyle geliyor :D

Hangisini seçerdim?  Arada bir fark göremediğimden ve iki şekilde de önce sevdirip sonra da sövdürdüğünü, diziyi izleyenler 2. sezondan kitabı okuyanlar ise düşman aileler barış yapmalı mottosundan görebilir, gayet iyi bilir. O nedenle dizi ya da kitap, hangisinde olduğu fark etmez. Elijah iki şekilde de seçilmemeli bence -_- *ikinci sezonu hatırlayıp kızdı*

*****

 Karşılaştırmamız bittiğine göre sıra geldi çekilişimize! Herkese şimdiden bol şanslar :) Kendinize ve kitaplarına iyi bakın, keyifli haftalar...

Yorum Gönder