CAM ŞATO (THRONE of GLASS) by SARAH J. MAAS


Tanıtım:
Karşınızda Suikastçılar Kraliçesi Celaena Sardothien. Celaena ömür boyu hapse mahkûm edilmişti. Oysa o, eğitimli bir suikastçıydı, benzerlerinin en iyisiydi ama bir hata yapmış ve yakalanmıştı.
Genç yüzbaşı Westfall ona bir teklifle geldi. Celaena, kraliyetin en yetenekli savasçıları ve suikastçılarıyla katılacağı ölümüne bir yarışmada veliaht Prens Dorian'ı temsil edecek.
Yarışmayı kazanırsa kralı korumaya ve sonrasında özgür bırakılmaya hak kazanacak. Ama önce bir biri ardına ortaya çıkan cinayetlerin katilini bulmalı ve hayal bile edemeyeceği bir geleceğe hazırlanmalı.


Aynı adlı serisinin ilk kitabıdır.
Gecikme için üzgünüm :(

 Kitap gerçekten keyif alınası ve çok güzeldi. Yazar sonlarda bir yerde -olamazsa amanın olmaz- keşke öyle yazmasaydın dedirtse de ayırdığınız vakte kesinlikle değecek bir şekilde yazmıştı. Kitap sonuna kadar iki erkek arasından biri favorim olur desem de sanırım seçimim diğer kitaba kaldı. Çünkü ben ikisini de aldım gitti valla! :D

Kitabımızın anlattıklarına da bakalım biraz:

Kitabımız, kızımız Celaena'nın mahkum tutulduğu cehennemden kralın yaveri için yapılacak yarışmada yahşi prensimiz Dorian'ı temsil etmeyi kabul etmesiyle başlar. Çünkü hapis tutulduğu yer berbattır ve anlaşma ona pürüzler çıkarsa da özgürlüğü için umut da vadetmektedir. Böylece kızımız düşman olduğu, hapse düşmesine neden olan ve daha birçok kötülüğüne maruz kaldığı kralın yaveri olmak için saraya gider.

Saraya gider ama aslında hiçbir şey düşündüğü kadar kolay olmayacaktır. Zira o cehennem gibi hapisten sonra saray hayatı, Yüzbaşı Chaol'dan alacağı eğitim ve bir nebze özgürlük onu hapishanede geçirdiği zamanda kaybettiği forma kazandıracak olsa da gerçek de görünenden fazlası ve daha zorlu şeyler vardır. Ve bazı şeyler de dikkatli olmazsa ölümüne neden olabilir.

Tabi tüm bunların yanında bir de iki dünya yakışıklısı erkeğimiz var ki seç beğen allık değil, direk ikisini de aliyımlık :D Biri prens -Dorian- diğeri tüm muhafızların başı -Chaol-! Ehh, Celaena da bir suikastçı ;) Ki bunlar daha buzdağının görünen kısmı. Daha sürüsüyle eğlenceli, gizemli ve öldürücü karakter barındırıyor kitabımız. Yani canın mı sıkılıyordu? Oku da gör cümbüşü sonra ne sıkıntısı. Zira kızımız kimi seçer, bu yarışmada hayatta kalır mı, yoksa her şeyden kurtulsa bile aslında olaylar yeni mi başlar bilinmez??? Ya da bilinir de ben mi söylemem?? :) Sorular, sorular, sorular... Cevaplar içinse bu güzel kitabı alıp okumanız gerek.

Kitap türünün sınırları içerisinde gerçekten çok gerçekçi bir kitaptı. Okurken keşke yetişkinler için yazılsa da o dövüş sahnelerini bir de öyle okusam demedim değil. Gizem konusunda da yazarımız başarılıydı. Yazar sonunu tahmin ettirecek ipucular verse de bazı olaylarda hiç beklenmeyen şekillerde sizleri şaşırtabiliyor. Bu da okurken hem keyif almanızı hem de oldukça heyecanlanmanızı sağlıyor :) 

Beni en tatmin etmeyen kısmı ise çevre tasvirleri oldu. Hele şato! Keşke yazar anlatırken üstü kapalı ya da kısmen değilde tamamen hayalimizde canlanacak şekilde anlatsaydı. Tamam vakitlerin çoğu orada geçmiyor ama sonuçta havası orada! Bunun dışında beni pek rahatsız eden bir tarafı yoktu. Sadece sonlarda bir yerde -söylersem olmaz- klişe tarzı bir olay oldu ve bu olmasa kitabı daha çok seveceğimi düşünüyorum. Beni bu kitapta rahatsız etmese de belki sizi bazı yerlerdeki hızlı geçişleri yorabilir. Onun dışında da bir şey yok zaten.

Karakterlerimize gelirsek, Chaol-Celaene-Dorian kendilerine özgü ve birbirinden farklı, okumaktan zevk alacağınız karakterlerdi. Kızımızın uyuz etme tavırları, kişiliği ve hareketleri benim oldukça hoşuma gitti. Öyle okuyup sinir eden türden biri değildi. Sonuna kadar tereddütsüz sevdiğim bir karakter oldu. Prensimize daha en baştan vurulmuştum zaten. Hele kızımızla ilk mektuplaşmaları süperdi! Chaol'a gelirsek, onu uzunca bir süre çok da sevemedim. Bana göre sıradan biriydi. Aman dikkat, çünkü kitabı bitirdiğimde aslında onu da sevdiğimi ve ikisi arasında karar veremediğimi gördüm. Yani beyefendi hissettirmeden kendini sevdirenlerden ;)

Kitabımızın içinde birçok karakter ve çoklu bakış açısı var. Bu da size hem zevk veriyor hem de bıraktığınız karaktere ne oldu sorusuyla merakta bırakıyor. Daha fazla konuşup kendimi kaybetmeden kesmem en iyisi olacak :D

Ama şunu demesem de olmaz, hani The Avengers filminin başlarında Kara Dul yani Scarlett ablamızın bir sahnesi var. Önce yakalanmış biri gibi rol keserken, birden pat! telefon çalar ve bir konuşma geçer. Daha sonra Kara Dul herkese ağzının payını verir ya. Hah! Kızımızdan da bir çoğu yerde öyle bir performans bekledim ama ne yazık ki gelmedi. Neyse artık kısmetse bir dahaki kitaba diyorum ;)

İnternetimdeki arızadan dolayı geçikti.
Bekleyen herkese teşekkürler :)
Kitaplarınıza ve kendinize iyi bakın!
Keyifli okumalar...

Bu da benim defterim, yarısında da sticker var. Çünkü defterim evde kalmıştı -.-
Sevgili Kitap Tutkusu'ndan aklımda kalmıştı böyle bir şey :)

Bu da sizler için olsun. YAY Turkey! :)

Yorum Gönder