KAN ATEŞİ (BLOOD FEVER) by KAREN MARIE MONING
Etiketler:
ateş serisi 2,
blood fever,
kan ateşi,
karen marie moning,
kitap
Tanıtım:
Kan
Ateşi ile yeniden okurlarıyla buluşuyor
Kan görmekten korkar mısınız?
Hiçbir şey göründüğü gibi değildir ve yeri geldiğinde insanlar gördüklerine de inanmamalıdır...
MacKayla, Jericho Barrons ile beraber yaşamaya başlamıştır. Hem fiziksel olarak, hem de ruhen o kadar çok değişmiştir ki kızının peşine düşen ve onu ararken perişan olan babası bile Mac'i tanıyamaz.
Karanlık, gölgeler, çeteler ve sonu gelmeyen birçok cinayet ile artık her şey daha çok içinden çıkılmaz hale gelir. Güvenlik güçleri her konuda Mac'ten şüphelendikleri için her an onun peşindedirler. Mac'i takip eden sadece polis değildir. Zaten cevapsız sorular da işte tam burada başlar.
Net olan tek şey, Mac'in artık kan görmek istememesidir.
Kan görmekten korkar mısınız?
Hiçbir şey göründüğü gibi değildir ve yeri geldiğinde insanlar gördüklerine de inanmamalıdır...
MacKayla, Jericho Barrons ile beraber yaşamaya başlamıştır. Hem fiziksel olarak, hem de ruhen o kadar çok değişmiştir ki kızının peşine düşen ve onu ararken perişan olan babası bile Mac'i tanıyamaz.
Karanlık, gölgeler, çeteler ve sonu gelmeyen birçok cinayet ile artık her şey daha çok içinden çıkılmaz hale gelir. Güvenlik güçleri her konuda Mac'ten şüphelendikleri için her an onun peşindedirler. Mac'i takip eden sadece polis değildir. Zaten cevapsız sorular da işte tam burada başlar.
Net olan tek şey, Mac'in artık kan görmek istememesidir.
Ateş serisi 2. kitabıdır
Serinin 2.
Kitabını daha çok sevdim ben. Bol bol aksiyon, macera, gizem ve romantik
bölümler vardı. Tabi yanlış anlama olmasın, Barrons’un romantik anlayışına göre
bir romantiklik vardı. Ama olsun bana yetti. Ne de olsa o, her haliyle karizma
;)
İlk kitap
heyecanlı bir şekilde bitmişti. İkinci kitap ise bizi merakta bırakırcasına,
normal bir gün ile başlıyor –Mac ne kadar normal bir gün yaşayabilirse işte. Ama
yanlış anlaşılmasın sonradan olan olaylarla sıkılmaya vakit bile kalmıyor. O
kadar dolu dolu maceralarla geçiyor ki! Okurken başka bir şey olmaz artık
diyemiyor insan çünkü son ana dek hatta kitabın sonunda bile kızımıza bir rahat
yüzü yok. Ya sürekli başına bir bela geliyor ya Barrons ondan bir şey yapmasını
istiyor ya V’lane rahat bırakmıyor ya da Lord Master’ın adamları onu arıyor ya
da avcılardan endişeli ya da…. Ahh, ben şuncağız şeyleri yazarken bile yoruldum
ama yazar inananın hiç yorulmuyor.
Barrons’u bu
kitapta daha çok sevdim. Mac’a karşı daha iyiydi. Onun hakkında birçok şey
öğrendik. Bol bol güldü bu kitapta. Ama ben en çok kıskanç hallerine bayıldım.
Tüm bu olanlara ve bilgilere rağmen hâlâ gizemli yakışıklı klansmanını sonuna
kadar koruyor. Kitap boyunca Barrons’un “ne” veya “kim” olduğunu kendinize
bolca sorsanız da cevap alamıyorsunuz. Hele tahmin yapmayı hiç denemeyin. Zira
kendisi tüm haşmetiyle ve her seferinde tüm tahminlerinizi yerle bir ediyor.
Benim buna rağmen bir iki tahminim var ama ben de saklı. Eğer olur ki, hani
mucize eseri ne olduğunu öğrenirsek o zaman ben de kendi yorumumu bildiririm.
V’lane. Onu da
unutmamak lazım. Bu kitapta bir iki sefer çıksa da karşımıza onlarda da işe
yaradı. Kızımızın hayatını kurtardı her ne kadar bu çıkarı için gözükse de
bence kızımıza boş değil. Tabi kibirli prens bunu tam kabul etmiyor ama bir
şeyler çıtlatıyor kızımıza. Onu seviyorum desem olmaz sevmiyorum desem olmaz
ortası desen hiç olmaz. Onun hakkında ne düşüneceğimi tam bilmiyorum. Bence Mac
de benimle aynı fikirde. Çünkü birinci kitaptan sona onun hakkında çok olmasa
da yeterli bir iki bilgi öğreniyoruz.
Fiona konusunda
haklı çıktım. Pis kocakarı ne olacak. Başına gelenleri hak etti. Kendi kuyusunu
kendi kazdı. Kızımızı az kalsın öldürüyordu. Neyse ki V’lane vardı. Ama bu onu
kurtarmaya yetmedi. Artık fazla olmaya başladı zaten. Yedi tekmeyi eyvallah :)
Daha önce yaşlı
kadın olarak söz ettiğim kişinin kim olduğunu öğreniyoruz, Rowena. Onun
hakkında da doğru bilmişim. Kendisi sidhe kahinlerinin başı –gerçi o söylemedi
ama biz anladık. Ama çarpık bir anlayışı var. Kısacası Fiona’dan sonra
sevmediğim ve sevmeyeceğim bir diğer karakter.
Yeni sevimli bir
karakter ile tanıştık. Kendisi Dani ve genç bir sidhe kahini. Herkesin ona
büyük gibi davranması istese de çocukça şeyler yapıyor. Yine de siz bunları
dediğime bakmayın kendisi tam tamına 47 fae öldürmüş. Çok hareketli ve kendine
özgü güçleri olan biri. Ben sevdim ama kendisini sadece 2 kere görüyoruz.
İlk kitapta ne
kadar düşman gittiyse merak etmeyin, bu kitapta yerine bir o kadar da kişi
geliyor. Kızımız ve Barrons’un başı her zamanki gibi beladan kurtulmuyor. Tabi
tek sorun canavarlar değil. Bir ara kızımızın babası geliyor ve bir dedektifin
ölümü konusunda karakola alınıyor. Bu kızın çilesi hiç bitmiyor. Hatta bir ara
öldü sanılan bir düşman kızımızı kaçırıyor ve ölümden kıl payı kurtuluyor.
Kurtulmak için yaptığı şey ise kırk yıl düşünsem bu kız bunu yapar demeyeceğim
bir şey! Tam bundan ilginci olmaz derken o da ne? Lord Master kızımızın kılına
zarar vermeden onu bırakıyor hem de onun kendisi için düşündüğünden de büyük
bir tehdit olduğunu gördükten sonra! Peki niçin? Sadece Barrons “kız benimle kalıyor”
dedi diye. Bir afalladınız değil mi? Bunlar daha hiçbir şey. Siz bir de kitabın
sonunu okuyun da görün.
Kitapta sinir
olduğum o gelecekten geçmişe karışma işi bu kitapta yoktu ya da vardı ama beni
rahatsız etmedi. Bunun düzelmesine sevindim çünkü ilk kitapta beni biraz
soğutmuştu. Bunun dışında kızımızın yaşadığı o kadar olaya rağmen hala salak
olmasına, gözünün tam önündekini görememesine ve bunun yüzünden sadece kendini
değil, sevgili Barrons’u da tehlikeye atmasına sinir oluyorum. Tamam, ilk kitaptaki
kadar saf ve salak değil ama hala sinirime dokunuyor. Kendini kaybetsin, siyah
olsun demiyorum, sadece biraz şu gökkuşağı renklerini azaltsın yeter. Sonuçta
tüm renklerden vazgeçerse karşısında savaştıklarından ya da sevmediğim uyuz
ihtiyar Rowena’dan bir farkı kalmaz.
Kitabı şiddetle
okumanızı öneriyorum. Gerçekten çok güzeldi. Üçüncü kitap için çok sabırsızım
ama orijinal kapak için bekliyorum. Yine de ne yapacağım belli olmaz.
Bakarsınız hemen alıveririm –ama umarım kendimi tutabilirim ve epsilon umarım
çabuk olur.
Bir daha ki
yazım belki ya hobbit ya battleship ya da ateş serisi kitaplarından alıntılar
yazısı olabilir. O zaman kadar kendinize iyi bakın.
Yorum Gönder