GÜÇOBURLAR by KUTLUKHAN KUTLU & ASLI TOHUMCU


Tanıtım:
Güçoburlar... Tahakküm arzusunun, despotluğun ve diktatörlüğün farklı çehreleri…

15 yazardan 15 öykü...

"… kitleleri kendi suretinde biçimlendirmeye, kendi hamuruyla yoğurmaya çalışan kişi, tarih içinde farklı çehrelere sahip olsa da, nihayetinde hep aynı pozu veriyor, benzer hasletler sergiliyor. İşte bu kitap, o farklı çehreleri ve benzer hasletleri, farklı bakış açılarından resmetmeye yönelik bir çabanın ürünü."

*****

Güçobular benim Eren'den (Saklama Kabı) görüp merak ettiğim ve okuduğu bir alıntı sayesinde "kesinlikle alıp okumam gerek" dediğim bir kitaptı. Ki kitabımız da kesinlikle bu ilgimin hakkını verircesine oldukça iyi bir şekilde başladı ve her hikayesine ayrı bir şekilde hayran bırakarak veda etti. Çok iyiydi, çok çok iyiydi. Muhteşem! *.* Açıkçası en başta kitabı merakımdan alsam da kafamda bu kadar hayran kalıp da yorum yapmak yoktu. Sonuçta birbirinden ayrı 15 öykü olduğundan nasıl bir yorum yapabilirdim ki? O nedenle yorum yapmam diyordum ama kitabımızı bitirdikten sonra dayanamadım ve konusu bakımından çok konuşamayacak olsam bile yine de hislerimi yazmak istedim. Kitabımızı sevmemin bir diğer sebebi de ilgimi çeken konularda yazan bu yazarların hepsiyle ilk kez tanışacak olmam ve bu sayede belki ileride kitaplarını okumak adına bir fikir edinecek olmamdı. Ki kitabımız bu konuda da oldukça yardımcı oldu :)

Şimdi isterseniz size kitabımızın genel konusundan kısaca bahsedeyim, zira uzun uzun konuşacak olursam size okuyacak bir şey kalmaz ;) Daha sonrasında da kitabımız ve yazarlarımız hakkında incelememe devam ederiz:

Kitabımız sadece şu zamanlara değil, tüm zamanları ve sınırları aşarak diktatörlüğü 15 farklı yazarın 15 farklı öyküsüyle size oldukça farklı bir şekilde açıklıyor. Bu açıklama kimi zaman ülke yönetimleri üzerinden olsa da kimi zaman da küçük de olsa işletmelerde bile görülebilecek olaylardan feyz alarak size anlattığından çok daha derin şeyler sunuyor. Ki bence bunların yanında bir de benim gibi yazarlarımızla ilk defa tanışanlar için de kesinlikle bulunmaz bir nimet görevi de görüyor ;) Kitabımız ilk olarak Yekta Kopan'ın Katil, Uşak!  adlı oldukça düşündürücü ama kısa süren hikayesiyle birlikte devlet bazında diktatörlüğü ele alarak başlıyor. Ve sonrasında da Hakan Bıçakçı'nın Faruk Bey ile Faruk Efendi  hikayesiyle işletme bazındaki diktatörlüğe okuyanları hem ürperten hem de oldukça etkileyen bir şekilde devam ediyor. Ki sonrasında gelen hikayeleriyle birlikte kitabımız sizi bu şekilde etkilemeye ve düşündürmeye kitabımızın son sayfasına kadar devam ediyor. Size de sonrasında uzunca bir süre durup düşünmek ve kendinize geldiğinizde de, tam olarak gelebilirseniz, tanıştığınız ve kalemine hayran kaldığınız o yazarları daha fazla okuma isteğiyle bırakıyor :)

Kitabımız boyunca rahatsız olduğum ya sa sevmediğim bir kısım yoktu. Yazarlarımız gerçekten de kendi görüşleri ve o kendilerine has olabilecek bakış açılarıyla birçok zamandaki birçok soruna oldukça zeki bir şekilde değinmişlerdi. Okurken önsözünden son sayfasına kadar kendimi kitaba hayran kalmaktan, cümleleri işaretlemekten ya da sevdiğim ve daha fazla okumak istediğim yazarları not almaktan alıkoyamadım. Ama en çok da okuduğum bazı hikayelerdeki gerçeklerle daha fazla düşünmeye ve tüylerimin diken diken olup içimin ürpermesine dayanamadım. Gerçekten de oldukça başarılı bir şekilde doğru noktalara değinen ve herkesin okumasını istediğim muhteşem bir kitaptı! *.* 

Eğer siz de hem okuduğunuz konulardan ve türlerden oldukça farklı hem de diktatörlük üzerine yazılmış başarılı bir kitap okumak, okuduğunuz konu üzerinde okurken ve sonrasında bile düşünmek, düşündüğünüz konuların bile gerçekleğinin size derin derin çarpmasını istiyorsanız kitabımızı kesinlikle tavsiye ediyorum. Hem kitabımızın birçok özelliği dışında aynı zamanda pek bu dalda okumuyorsanız ama bir yerden başlamayı da istiyorsanız size on beş farklı yazarı tanıtması da var. Ki bu sayede hem bakış açılarınıza yeni pencereler ekliyor hem de okumaktan keyif alacağınız yazarlarla tanışma fırsatı da yakalıyorsunuz. Yani bir şans verin derim ;)

Kendinize ve kitaplarınıza iyi bakın. Umarım iyi haberler alacağımız ve daha fazla üzücü şeyler yaşamayacağımız bir hafta olur...

Son olarak değinmezsem olmaz... ben okurken hepsinden keyif alsam da en çok Hakan Bıçakçı, Sevin Okyay, Mehmet Berk Yaltırık, Hakan Günday ve Samet Kalkan 'ın öykülerini, Cem Akaş 'ın paragrafları arasından ise bazılarını diğerlerinden daha bir beğendim ve derinlerime kadar hissettim. Peki ya siz okuyanlar, sizler en çok hangi öyküleri ya da kısımları beğendiniz?

Yorum Gönder