DİŞİSEL GERİLİM by İDİL HAZAN KOHEN


Tanıtım:
Mutlu sonla biten masallar, Bir öpücükle bağlanan yaşamlar, Hep eksik anlatılmış bize… Prens prensesi öptükten sonra anlatıcının arazi olması, Boşuna değilmiş meğerse! 

Bir kere o prens hayatınıza öyle tek başına girmeyecek, Önden travmalarını, arkadan akrabalarını sürükleyecek, Ukala kız kardeş, sümüklü yeğenler, illet arkadaşlar, Hep beraber bodoslama dalacaklar hikâyenize. İsyan edip kaçmak isteseniz de Hep o kalp sızısı dur diyecek size, Şüphe bile etmeyeceksiniz kendinizi ezip geçmekte. 

 Peki, karşınızdaki aşk buna değer mi sizce?

*****

Açık konuşayım, ben ilk kitabı okumadım. Ama kitabı okurkende çok da eksilikliğini hissetmedim. Zira yazarımız yazarken oldukça samimi ve sanki Dila'nın hayatına hep dahilmişiz gibi yazdığından hemen adapte oluyorsunuz. Bu sayede de ilk kitabını okumadığınızdan dolayı çok da bir eksilik hissetmiyorsunuz :) Yine de keşke Kaan'ı daha iyi tanımak açısından ya da tam aşık Dila'yı görmeden ilk kitapla kızımızı bir tanısaydık diyebiliyorsunuz. Ama dediğim gibi, yazarımız bunları çok sorun etmememiz için gayet iyi bir şekilde yazmıştı ;) Bu en iyi kısmıydı, en kötüsü ise... o son nedir ya? Hatırladıkça sinir oluyorum şu an. Şimdi, iş oldu mu yoksa olmadı mı? Ya da neden öyle dedi o adam? Kitap boyunca her şeye dayandım ama bir türlü o sondan kurtulamadım. Canım yazarım, birçok şeyde olduk da bence biz o sonda olmadık. Valla fena oluyorum hala, bir el at da biz bu sonu bir konuşalım. Zira sonraki kitapta öğreninceye kadar içime dert olacak yoksa! -_-**

Tamam, tüm enerjimizi boşaltıyor ve konumuza odaklanıyoruz. En azından bir süre için:

Kitabımız, kitap boyunca kızımız Dila'nın bize neler yaşatacağını bildirircesine oldukça ilginç ve bir o kadar komik bir şekilde başlıyor. Dila, "Tanrım, beni benimle sınama!" diye ettiği dua sonrasında bize kısa kısa ilk kitapta kaçırdığımız ama bilmemiz gereken bilgileri veriyor. Ve sonrasında da biricik dert ortağı Serpil'le birlikte tatil sorununu çözmek için bir araya geliyor. Geliyor, geliyor ama Dila bu, okudukça tanıyacaksınız, Serpil'i dinlemiyor ve olmazsa olmaz hemoroid yastığı ile birlikte eski patronu/yeni sevgilisi Kaan'la birlikte İtalya tatiline gidiyor. O yastığı alması ve ettiği duaların cevap bulmaması yetmezmiş gibi bir de başına Kerem diye Kaan'ın çocukluk arkadaşı olan bir bela dadanıyor. Aslında başına değil de tatiline desek daha uygun olur. Zira kızımız için Kaan'ın iptal olan işiyle birlikte büyük bir fırsat olabilecek İtalya tatili Kerem'le birlikte tam bir kabusa ve utanca dönüşüyor. Ki okudukça kızımız yerine kah ben utandım kah ben kızdım kah ben talihsizliğine üzüldüm. Üstelik bunlar yetmezmiş gibi bir de sonrasında tam rahat bir nefes alabilecek ve "bu kız bunu halledebilir artık" diye güzel hayaller kurmaya başlayabilecekken bu sefer de karşımızda bir başka sorun türüyor: çılgın bir kız kardeş ve ne üdüğü belirsiz iki yaş sendromlu ikizleri. Ahh, iç güveysi kart Gamze'yi de unutmamak gerek tabi -_- Eğer tatilde yaşadıkları bir sinyal olmadıysa bu talihsizlikle birlikte kesinlikle anlıyoruz ki kızımız dünyanın en şanssız ve bahtsız insanı ne yazık ki :( Ve bu kadar da kalmıyor kara talihi, üstüne bir de bir tanecik olsun aklı başında arkadaşı yok ve hepsi de sanki kızımızı nasıl daha delirtiriz diye birbirleriyle yarışıyorlar. Peki sizce kızımız o kadar talihsizliğin ve delinin arasında Kaan'la mutlu olabilecek mi? Yoksa şanssızlığı başına altından kalkamayacağı dertler mi açacak? Hem Kerem, o ne iş ve bir tatille kurtulabilecek mi kızımız ondan? Yoksa kızımızı tüm bu delilerle daha büyük sorunlar mı bekliyor? Hepsi ve çok daha fazlası için delilerin arasındaki tek akıllı Dila'nın trajikomik hikayesini okumanızı tavsiye ederim ;)

Hala o sonu ve kızımızın başına gelenleri düşündükçe içim acıyor valla T.T Hayır, etrafında bir tane bile akıllı insan olmaması yetmezmiş gibi hepsi de kızımızı kendileri gibi dibe çekmeye uğraşıyorlar! Ama bununla kalmıyor bir de evrene duyurmayı da görev ediniyorlar, ki bu konuda tek diyebileceğim pes! Kitap boyunca birçok kişiye ya da olaya kızsam da sanırım en çok Kaan'a kızdım. Yani sanki ailesini bilmezmiş gibi gidip kızımızı, üstelik küçüğüm diye sevmesine rağmen, kurtların önüne attı ya, başta Kerem'den dolayı kızmadıysam da sanırım taştığım nokta kesinlikle bu oldu. Üstüne bir de kızımız yapsa kızacağı ne varsa kendisi yapınca kem küm etmiyor mu, al orda meydan dayağı at. Ahhhh! Bunlar dışında Kerem-Sedef-Gamze deli üçlüsüne de kesinlikle sinir oldum. Sevilesi tek yanları bile yoktu -_- Saydıklarım dışında, sonunu katmıyorum bile, herhangi bir sorunum olmadı kitabımızla ^^

Sevdiğim kısımlara gelirsek... başta kesinlikle Dila *.* Yavrum ya, okudukça ben üzüldüm. Kitap boyunca başına gelmeyen kalmıyor. Üstüne de etrafında bir Allah'ın kulu da yok ki onu doğru yola soksun ya da mantıklı bir akıl versin. Ama nerde... Etrafında ne kadar insan varsa hepsi de birbirinden deli, hepsi de birbirinden manyak! O.O Tam kızımızın bir şeyleri doğru gidiyor, pıtt damlayıp bozuyorlar. Gerçi onlara da gerek yok. Zavallı kızımızda öylesi bir şans var ki durduk yerde bile başına uğursuzluk üşüşüyor :( Bak yine hatırladım da kötü oldum T.T Dediğim gibi, Dila karakterini etrafındaki o kadar insana rağmen alaycılığını, mantığını, sevgisini ve birçok özelliğini hala korumaya çalışması sebebiyle sevdim. Hele de sonlarda, ödün vermek için bile olsa sevdiği insanla olmak için yaptıkları... Gerçi son demeyeyim ben, çok fena bitti ve ilerisi için içime kocaman bir öküz oturdu resmen -_- Artık devamını da bekle bekleyebilirsen... :/ Bunlar dışında ise, özellikle de sinir etmediği kısımlarda, kitap boyunca talihsizlik olsa da kızımızın yaşadıklarına ve Dila'nın cevaplarına oldukça güldüm. Hele de Delfin'e rağmen Delfin'le konuşma çabaları... Her seferinde beni benden aldı o kızın potansiyeli :D Bir de, unutmamak gerek, kızımızın başına ne gelirse gelsin ucundan bile olsa en büyük sorumlusu olan Serpil var. Anam, sarımsak olayı kitapta unutulmazım ve bir insanın çıkabileceği zirve potansiyel bence. Ben daha önce Serpil gibisini ne duydum ne okudum. Sayesinde sevsem de kızamıyorum dediğim ne kadar insan varsa hatırladım ve o kadar uçuk kaçık olmaya rağmen hala ümit olunabileceğini öğrendim XD Kelimelerim cidden yetersiz o.o Son olarak bir de diyorum ki sevgili yazarım, kızımıza acısak da Kaan yerine ailesinde daha sağlam insanlar olan birini mi bulsak biz. Zira biz bulmazsak kızımızın bulup da kendini bu kadar delinin ve olayın arasından kurtaracağı yok da :)

Aslında daha fazla yazmak istediğim şeyler var ama kitabımız hem uzun bir kitap değil hem de bir devam kitabı. O nedenle söyleyeceklerim spoiler olabileceğinden bu kadarı kafi diyelim ;) Eğer siz de Pucca tarzı kitapları seviyor ve ilkinden de keyif alıp sonraki için sabırsızlanıyorsanız devam kitabımıza bir göz atmanızı, kızımız Dila'nın dertli başına aldığı daha fazla derdi okumanızı öneririm. İlkinde ne kadar güldünüz bilmem ama yazarımız devam kitabında sizi kızımızın yaşadığı trajikomik hikayelerle hem oldukça güldürüyor hem de bu komedi üzerinden verdiği mesajlarla bir nebze düşündürüyor ^^

CNR kitap fuarının araya girmesiyle birlikte yorumumuz biraz geç kaldı ama çok da geç olmadan sizlerle :) Kendinize ve kitaplarınıza iyi bakın, keyifli günler...

Yorum Gönder