THE 100 by KASS MORGAN | YORUM ve ÇEKİLİŞ
Herkese turumuzun ikinci gününden merhabalar :)
Bugün sizlerle kitabımıza ait yorumumu paylaşacağım, ama öncesinde tur takvimimizi en sonda da çekilişimizi paylaşacağım. Katılmayı, şansınızı denemeyi unutmayın ve bol şanslar ;) Takvimimize geçmeden önce küçük bir hatırlatma ^^ Kitabımızın konusa ve yazarımıza bakmak isterseniz buraya, kitabımıza ait ön okumaya göz atmak isterseniz buraya tıklayabilirsiniz...
Tur Takvimi
09.10.2014
Playlist + Çekiliş: Maria Puder Ölmedi
Alıntılar + Çekiliş: Kitap Sayfaları
Yorum + Çekiliş: Kördüğüm Hayaller
Aynı adlı serinin ilk kitabı...
Glass T.T
Çoook uzun bir süre oluyor cidden bir bilimkurgu kitabı okumayalı :) Ve kesinlikle sonlarının ne kadar fena olduğunu, her dakikasının heyecan verip entrikalarıyla sinir ettiğini ama yine de su gibi akarcasına okuttuğunu unutmuşum. Ki The 100 bu konuda bana dört farklı karakter ve dört farklı hayatla iyi bir hatırlatma yapmış oldu. Hele ki o sonu, ahh, cidden hiç bitirilmeyecek ve tam da istediğim ve tahmin ettiğim -belki de umduğum- şeylerin ortaya çıktığı bir anda bitirerek beni diğer kitabı hakkında çok büyük bir merakta bıraktı. Umarım yayınevi arayı fazla tutmaz da bizi merakta koymaz neler olduğu konusunda :)
Şimdi bir ara verelim ve kitabımızın konusundan bahsedelim biraz da:
Kitabımızın dört karakterimizin gözünden, her bölüm birinden olmak üzere bir döngüyle anlatılıyor. Ve hikaye günümüzü anlatarak başlasa da her bir karakterimizin neden o halde olduğunu ve kitaptaki olayları anlamak için her birinin geriye dönüşleriyle bize gerekli bilgileri veriyor, bu sayede kafamızdaki soru işaretlerini yok ediyor. Yoksa daha fazla arttırıyor mu demeliyim? Okuyup görmek gerek ;) Tamam, dağılmıyorum :D Kitabımız ilk olarak Clarke ile başlıyor. Onu hapishane hücresinde idamını beklerken görüyoruz. Ama nedenleriyle ilgli bilgiye öyle hemen erişmiyoruz. Gerçi geçmişten gördüğümüz bazı şeyler bize ipuçları verse de benden bir tavsiye, hemen karar vermeyin zira gerçekler hiç de göründükleri gibi değil. Devam edersek, kızımız kendini idam için hazırlarken birden hiç de beklemediği bir şey oluyor ve Dünya'ya atmosferi kontrol için gönderilecek grubun içinde olduğunu öğreniyor. Ki bu da olaylar zincirini başlatan şeylerden biri bizim için. Ama asıl olaylar kızımız ve Wells'ten sonra kardeşi için ortalığı karıştırıp Dünya'ya giden grup arasına giren Bellamy ve Dünya grubundan kaçıp gemide kalan Glass'ın ardından başlıyor. Ki benim için mahkumlardan birinin kaçıp da gemide kalması beklenmedik bir gelişme olmuştu. Çünkü ben artık gemiyi ardımızda bırakacağımızı düşünmüştüm nedense. Ama yazarımız kesinlikle Glass konusunda hem gerekliliği hem de acımasızlığını konuşturmuş :( Gerekliydi çünkü gemiden haber almamız ve saklanan gerçekleri bilmememiz açısından gemide birinin kalması gerekiyordu. Ama! Ama, neden? Neden böyle bir kader biçtin Glass'a ey yazar? Kız zaten mahkum olduğu konu hakkında çook kötü şeyler yaşamış T.T Sen bir de üstüne gidip kızın gemide kalmasıyla daha da kötü şeyler yaşamasını ve bizim de burada sinirden kudurmamızı hatta Glass'la üzülmemizi sağladın! Bu konuya daha sonra değineceğim... Dünya'ya gönderilen gemi beklenmedik bir biçimde düşüş yaşayınca işler hiç de beklendiği gitmez ve bu da Dünya'ya giden 99 mahkumumuz, özellikle de Clarke ve diğer iki kahramanımız için zorlayıcı bir hal alır. Çünkü mahkumlar arasında kötü şeyler yapmayanlar olduğu gibi adam öldürenler de mevcuttur. Her ne kadar hepsi de 18 yaş altı da olsa yetersiz erzak, bir kaza ve isteksiz yolculuk söz konusu olduğunda neler olacağını siz düşünün. Tabi bir de Clarke ve Wells arasında yaşananlar var. Bellamy'i de unutmamak gerek, her ne kadar dışta gibi gözükse de o da potansiyelini gizleyenlerden. Ve Glass... zavallı kızım, o ne yapıyor? En yakın arkadaşı ve ona değer veren insanlar olmadan yaşadığı ağır şeyler, ihanet ve sırlar arasında nasıl dayanacak? Peki Dünya takımı, her şey göründüğü gibi mi? Yalnızlar mı yoksa dünya hiç de beklenildiği gibi insansız değil mi? Bir de unutmamak gerek ki, Dünya'ya yollanmalarının ardındaki gerçekler, olaylar, oyunlar ve Clarke ile bağlantısı ne? Tüm bu sorularınızın cevabı ve daha fazlası için kesinlikle kitabımızı okumalısınız ;)
Biraz, çok kısa bir şekilde karakterlerimizden bahsetmezsem içimde kalacağından onlara da değineceğim ama fazla değil. Zira gizemlerini bozmak istemiyorum ;)
Clarke, kızımızı en başından beri sevdim ve tüm kitap boyunca sevip de hareketlerini taktir ettiğim nadir kahramanlarımızdan. Onun ve yaşadıkları hakkındaki gerçekler ya da Wells konusundaki durumu beni üzse de son kısımda beni oldukça tatmin etti ;)
Wells, keşke... ah keşke o hatayı yapmasaydın :( Yaptığı hata sonrasındaki telafi çalışmaları ve kızımız uğruna göze aldığı şeyler gerçekten de taktire şayan olsa da hatasının sonuçları çok ağır olduğundan onu bir türlü affedemiyorum. Yine de ona üzülmekten de geri kalamıyorum...
Bellamy, ahh kesintisiz sevdiğim karakterlerden bir diğeri. Geçmişi ve kardeşi için gözü karalığı beni benden alıyor. Üstüne bir de kızımız konusunda tam net olsa keşke tadından yenmeyecek ama... O da zamanla diyorum artık ;)
Glass, bu konusa ne desem bilmiyorum ama şunu demezsem de kesinlikle içimde kalır; Luke'dan nefret, nefret, NEFRET ediyorum! Kızım, ya anlamak istemiyorum ama bir nebze anlıyorum seni. Hadi tamam öncesinde olanlar yüzünden ilk başta anlayışla yaklaştım ama gözüne batırdıklarına rağmen neden neden o ya? Off, hatırladıkça fena oluyorum. Yazar gerçekten de Glass konusunda oldukça acımasız olmuş. Okurken en zorlandığım karakter o oldu :(
Şimdi kitabımzın eksilerine gelirsek... En başta Luke. Kesinlikle gereksiz ve Glass'a yapılan bir haksızlıktı. Onun fazlalılığı Camille de unutmamak gerek. İkisi keşke yanarak acı içinde ölse de kurtulsak! -_- Her yere yazdığıma göre nasıl uyuzum ona siz düşünün. Tabi bir de kolonimizin kuralları var. Ki aslında kurallar mantıklı. Sizi sinir eden nokta bu kurallar olması değil, her yerde olduğu gibi o kuralların sadece aciz ve merkez dışında kalan kesime uygulanması. O nedenle bu kurallardan da nefret ediyorum. Hele çocukları bile suçlu bulmaları ve nüfusu azaltma çabaları yok mu... Yok valla iyi ki Dünya'ya gitmiş çocuklar. Keşke Glass'm da gideydi T.T
Sevdiğim kısımlara gelirsek... Bir defa kapağın orjinal olmasını sevdim ve mıknatıs süprizi oldukça hoş oldu :) Ama bir dahaki sefer umarım mıknatıs küçük bir noktasında değil de bu sefer tamamında, yani mıknatıs konulan kesmin tamamında olur. Hem böylece daha estetik durur ;) Yine de bu mıknatıs kapaklı halini de oldukça sevdim :D Onun dışında yazarın dili oldukça hoş. Bizi zorlayacak ya da takılı kalmamızı sağlayacak şeyler yok. Böylece okurken kitap su gibi gidiyor ve farkında olmadan bir anda bitiyor :) Ve çoklu anlatımı da unutmamak gerek. Clarke, Wells ve Bellamy de bunun faydasını çok fazla anlamasak da -yanlış anlaşılmasın onların yaşadıkları açısında böyle olması iyi- asıl değerini bence Glass da anlıyoruz. Çünkü Glass bizim için gemideki kulağımız ve gözümüz olanlar için. Ki sonuyla da bu durumu fena bir şekilde belli ediyor. Açıkçası Dünya için tahmin ettiğim şeyler olsa da gemidekiler için şüpheleniyordum ama yine de şaşırtmayı başardılar. Yani bir sonraki kitap için beklentiyi ve merakı kesinlikle veriyor yazarımız size :)
Siz de uzun süredir bilimkurgu okumasıysanız, yanında aşk-macera ve daha fazlası olsun diyorsanız kesinlikle kitabımızı tavsiye ederim. Üstelik ikinci kitabı da kısa süre önce çıkmış ama bize ne zaman gelir bilmiyorum ^^ Yine de yayınevimizin çok bekleteceğini sanmam ;)
*****
Yorumumdan sonra şimdi de sıra gedi çekilişimize. Kendinize ve kitaplarınıza bir daha görüşmemize kadar çok iyi bakın. Ve herkese bol şans! ;)
a Rafflecopter giveaway
Yorum Gönder