2. GÜN | GÜLÜMSE ANILARA (the ART of FORGETTING) by CAMILLE NOE PAGAN | YORUM


Blog turumuzun ikinci gününe hoşgeldiniz! :)

Ben bugün sizlerle kitabımız hakkındaki yorumumu paylaşacağım. Ama öncesinde tur takvimimizi vereceğim. 

Yorumumu okuduktan sonra takvimimiz yardımıyla turu tamamlamayı unutmayınız ;)

Peki bu yolculukta sizleri neler bekliyor?
2 Mart 2013
Yazar Tanıtımhttp://kitaptelvesi.blogspot.com

Kitap Tanıtımhttp://kitapsayfalarii.blogspot.com

Ön Okumahttp://kordugumhayaller.blogspot.com

Kitap Çekilişi - http://kitapasigi.blogspot.com

3 Mart 2013
Alıntılarhttp://asabibakire.blogspot.com ve http://kahvekokulukitap.blogspot.com

Yazar Söyleşihttp://tugceninkitapligi.com

Farklı Bloglara Gezi - http://gokkusagindakisonrenk.blogspot.com

Film olsaydıhttp://tarihiaskromani.blogspot.com
Ya Sonrahttp://tarihiaskromani.blogspot.com

Kitap Yorumu – *9 Blog Birden

*9 Blog’un yorumlarını bir arada http://konusankitaplarileblogturu.wordpress.com adresinde bulabilirsiniz…
Blogtur başlıyor....

Açıkçası kitabı sevip sevmediğime tam olarak karar veremedim. Çünkü okurken bazı yerlerde yazara hak verdiğim ve öyle olmasından hoşlandığım kısımlar oldu. Ama bir yandan da "böyle arkadaş mı olur? Ben olsam hastalık dinlemezdim, ayda yılda bir en azından görüşürdüm heralde" diye düşündüğüm ve sinir olduğum yerler oldu. Yani kitabımız boş bir zamınızda okuyup iyi mi kötü olduğuna kendiniz karar vereceğiniz türden bir kitaptı bana göre :)

Biraz da konusuna ve içeriğine bakalım hadi:
 Kitap, bir dergide editörlük yapan kızımız Marissa'nın, en iyi arkadaşı Julia ile bir akşam vakti buluşması ve Julia'nın talihsiz bir kaza sonucu geçirdiği beyin travması ile olaya başlıyor. Bundan sonrasında ise kızımızı oldukça zorlu ve soru işaretleriyle dolu günler bekliyor.

Zorlu çünkü bu travma sonrası Julia, artık eskisi gibi değil ve ipe sapa gelmez şeyler söylüyor. Hatta geçmişten olmaması gereken birini tam da kızımızın mutlu olduğu bir zaman önüne koyuyor. O kişi Nathan ve ayrılmalarının asıl sebebi de baştan beri Julia. Ve zaten en yakın arkadaşını kaybetmek zordur ama hem işte hem de geçmişten gelenlerle uğraşmak hayatı daha da zor yapıyor. Kızımızın halini siz düşünün hani -.-

Soru işaretleriyle dolu çünkü Marissa, Julia ile yaşadığı bu süreçte kızımız geçmişi ve arkadaşlıklarını birçok kez sorgulamak zorunda kalıyor. O yokken daha mantıklı düşünüyor ve artık eskisi gibi olup olamayacakları sorusunu da hesaba katarsak ortaya bir sürü bilinmeyen çıkıyor. Tabi tek bilinmeyen bu değil. Kızımızın geçmişinden gelen ilk aşkı da şu anda Dave ile yaşadıklarını ve hayatını sorgulatıyor. Yani kitabımız tam bir bilinmezlik ve merakla dolu. Tüm bu süreçte kızımız Julia ile olan arkadaşlıklarındaki yanlışları affedip eskisi gibi olabilecek mi?? Ya da şu anda Dave ile yaşadığı her şeyi bırakıp kendisi için doğru seçimin Nathan olduğuna mı karar verecek?? Peki hayatının tüm dizginlerini ele alıp daha güçlü bir karakter olabilecek mi?  Hepsi ve daha fazlasını kitabımızda bulabilirsiniz...

Kitaba başlarken ciddi ön yargılarım vardı. Çünkü şu sıralar o kadar dram yüklendim ki bunun da öyle olacağını sandım. Ama kitabımız o tarz çıkmadı iyi ki. Tamam arada üzen yerleri vardı ama çok ağır değildi ve işlediği konu da oldukça hoştu. Yer yer böyle olmamalı desem de, düşününce gerçek hayatta bizim de yaptığımız şeyler aslında onlar. Kitabı okurken böyle yapmam şöyle yapmam desek de yazar bizim günlük hayatta gerçekten yaptığımız, belki de katlandığımız şeyleri gayet iyi bir şekilde yazmıştı. Kitap bu yönüyle bana kendini oldukça sevdirdi. 

Sevdiğim bir diğer yönü ise, belki de karakter olarak sevdiğim tek kişi, Dave oldu. Kızımızla çok ilgilenemese de ya da kitapta sonlara kadar çokça yer bulamasa da olduğu yerlerde gayet ayakları yere basan ve mantıklı bir kişi olması sebebiyle sevdim onu. Hatta kitapta bir yerde söylediği bir söz tam da duygularımı ifade ediyordu :)

Kızımıza gelirsek de, o konuda da kararsızım çünkü her şeye rağmen arkadaşını seven ve onun için çabalayan biri. Herkese iyi davranıyor ama kendini boş yere ezdiriyor ve olaylar karşısında çabuk yumuşuyor. Bu yanı beni deli ediyor ama bir şekilde düşününce de gerçek hayatta bizim de yaptığımız bir şey olduğu için insan tam olarak da kızamıyor. Sonuçta biz de çoğu zaman sevdiğimiz insanlar söz konusu olunca bize yaptıklarına karşı kör olabiliyoruz... ya da bazı şeylerini görmezden gelebiliyoruz... Tabi Marissa kadar yapmıyoruzdur o ayrı :D

Diğer karakterler içinse kitabı okumanız gerekecek. Zira onlardan bahsedersem aşırı bir spoiler olacak gibime geliyor ;)

Kitabımızın sevmediğim kısımlarına gelirsek. Başta Julia ve değişen karakteri oldu. Yazarın bunu yaparken ipin ucunu kaçırdığını düşündüğüm yerler var. Bu yüzden Julia sık sık kitabın konsepti ile ters düşüyor. Bir de tabi yazarımızın bazı yerlerde bizi yeterince bilgilendirmemesi ve olaylar arası hızlı geçişler var. Belki gereken yerlerde derinlemesine bilgiler verseydi bu hızlı geçişler beni çok da rahatsız etmezdi ama öyle olmadığı için bu hızlı geçişler ben de bir eksi oldu.

Ve son olarak size kitabımızın mutlu bir sonu olduğunu söylemek istiyorum. Yani beni tatmin etti -tabi bir şeyi görmezden gelirsek ;) Alıp da okumaya karar verirseniz bu konuda içiniz ferah olabilir hani :) Zira ben mutlu son insanıyımdır :D

"Bir de buradan dram seven blogturdaki arkadaşlarıma artık onlardan bıktığımı eklemek istiyorum :D Neyseki önümüzdeki birkaç tur benlik ;) "

**Blog Tur'daki katkılarından dolayı Arkadya Yayınları'na teşekkür ederiz.

Yorum Gönder