TATLI HESAPLAŞMA (SWEET RECKONİNG) by WENDY HIGGINS | YORUM


Herkese merhabalar :)

Sizlerle daha öncesinde kitabımızın ve yazarımızın tanıtımını paylaşmıştım. Eğer görmediyseniz buraya tıklayarak tekrar bilgi edinebilirsiniz... Bugün ise sizlerle, elimden geldiğince, bu muhteşem ve serimizin final kitabının yorumunu yapacağım ;) Öncesinde de, isterseniz, serimizin diğer kitapları hakkındaki bilgileri ve yorumları aşağıdaki linklerden bulabilirsiniz ^^ 


Tatlı Şeytan ve Tatlı Tehlike by Wendy Higgins | Tanıtımlar ve Ön Okuma  


Kitabımıza dün akşam saatlerinde başladım ve sabah itibariyle bitirmiş bulunmaktayım. Kesinlikle 5 yıldız 10 numara muhteşem bir final kitabıydı *.* Yazar her seferinde çıtayı yükseltti ve sonunda da gerçekten hakkını vererek, tam da türüne yaraşır bir final sahnesi koydu. Gerçi daha iyi olabilir dediğim kısımlar var ama bir yandan da genç-yetişkin olmasına bağlayarak neden bu şekilde yazıldığını anlıyorum. Bu sebeple sanırım... Öhmm... Bunlar daha sonrasında detaylı inceleyeceğimiz konular ama ;) Nerede kalmıştım... Evet, dediğim gibi, kitabımızı sabah itibariyle bitirdim ama öyle bir boşluğa düştüm, öyle bir duygu yoğunluğunda kaldım ki ancak şimdi kendimi toparlayıp bir yorum yazabiliyorum. Dostum bu kitap bir harika! *.* Serimiz zaten çok güzel bir seri ve final kitabı da kesinlikle bunun hakkını veriyor. Hele hele yahuşuhlum Kaidan, kim ne derse desin öyle bir değişim yaşıyor ki bu kitapta, bence, açık ara kitabın yıldızı oluyor. Daha doğrusu değişim demeyelim de bizi gerçek Kaidan ile tanıştırıyor diyebiliriz bu duruma sanırım. Cidden, Anna da çok şey yaşıyor, hatta herkes... ve Anna konusunda da üzüldüğüm birkaç yer oluyor ama Kai... O kesinlikle bambaşka bir konu. Bu kitapta kesinlikle benim için yıldız oyuncu oydu :) Biliyorum, diğer müttefiklerimizin hakkını yememeliyim ama cidden, siz de okurken önce şaşıracak sonunda da bana hak vereceksiniz ;) Eğer serimize başlamadıysanız ve bu tip kitapları seviyorsanız kesinlikle tavsiye ederim. Hele hele diğer kitapları okuyup da son kitabımızı hala okumadıysanız, en kısa zamanda ne yapıp edip almanızı ve okumanızı şiddetle tavsiye ediyorum! ;)

Tamam, kısa bir ara verelim ve biraz da kitabımızın konusundan bahsedelim:
 
Kitabımız diğer iki kitabında yaptığı geleneği bozmuyor ve bu seferde bizi süpriz bir şekilde karşılıyor. Ki bu karşılamayla birlikte kitabımızı uzun bir süre boyunca yüreğiniz ağzınızda ve sayfaları nasıl çevirdiğinizi bilmeyeceğiniz bir hızda okumaya başlıyorsunuz. Ki gerçekten uzun bir süre boyunca, belki bir 200 sayfa kadar, nefes almadan ve her olayla daha da şaşırıp tedirgin olarak kitabımızı okuyorsunuz. Ki benim için bu durum, kitabı birlikte okuduğum Esra (Agnes Wood) ile yaptığımız mesajlaşma sayesinde iki katına çıktı. Çünkü kendisi benden biraz önde ilerleyerek beni daha da hızlı okumaya ve en ufak sese karşı tetikte kalmaya zorluyordu. Bu bir de kitabımızın durumuyla birleşince işte siz düşünün halimi! O.O Ama yine de her bir anına değerdi *.* Tamam, yine dağılmadan konumuza döneyim ;) Kitabımız diğer iki kitapta olduğu gibi ama günüzümü alarak şaşırtıcı bir şekilde başlıyor ve sonrasında ikinci kitabımızdaki olayların üstünden çok vakit geçmeden oldukça hoş bir biçimde devam ediyor. En azından bir süre için oldukça hoş bir şekilde çünkü kızımız daha sonrasında şüpheli bir saldırıya mağruz kalıyor ve kitabımızın aksiyon kısmını başlatan da tam da bu kısım oluyor. Zira bu saldırıyla birlikte Düklerin şüpheleri ortaya çıkmaya ve kızımız böylece savaş çanlarını duyup ona göre davranmaya başlıyor. Ki bundan sonrasında olaylar uzunca bir süre tam bir karmaşa olarak devam ediyor. Çünkü saldırı sonrasında kızımız Washington'a yerleşme işine hız kazandırıyor ve Patti ile ayrılmak zorunda kalıyor. Bu da yetmezmiş gibi ikizler arasında olan olaylar onu daha da zora sokuyor. Ama bu kadarla kalır mı her şey, hayır! Kızımız bir yandan ikizlerle uğraşıp her şeyi berbat etmelerini önlemek isterken önüne bu sefer de Dükler ve onların sorunları halletmeleri için yolladığı adamları çıkıyor. Ki özellikle birisinde kızımızın gerçekten ayvayı yediğini düşündüm O.O Neyse ki bundan da ağır yaralarla da olsa kurtulmayı başarıyor ama o da gerçekten ucu ucuna denebilecek bir şansla *fihuvvv* Şimdi bu kısımda sevgili, yahuşuhlu, ölünüp bitilesi Kaidan'ı merak ediyor olabilirsiniz. Doğaldır. Özellikle de ilk başlardaki o iç eriten konuşmaları ve sizi kendine hayran bırakan davranışları sonrasında... ;) İşte tam da kızımızın kurtulduğunu düşündüğü anda Kaidan karşısına oldukça süpriz bir biçimde çıkıyor. Ama ne çıkma! Sanırım baştaki halinden sonra onu karşımızda bir anda böyle görmek insanda "Ice Bucket Challenge" hissi bırakıyor :( *evet, soğuk duş etkisi yanında hafif kalıyor* Hele hele bir ara olayların gidişatını okurken geriliyorsunuz ama neyseki yazar tam da o noktada vicdanı olduğunu hatırlıyor ve bizi bir süre bulutların üstüne çıkarıyor. Ama değinmem gerek ki bir süre... çok kısa bir süre... -_- Zaten o kısacık mutlu anların *hem de ne mutlu anlar <3 * sonrasında da yazarımız yine yapacağını yapıyor ve savaşı resmi olarak başlatıyor. O anlardan sonrasında da bir çok duyguyu bir arada yaşar bir şekilde son ana kadar rahatlamadan soluksuz bir şekilde kitabımızı okuyorsunuz *huh* Peki sizce kahramanlarımız bu savaşı kazanabilecek mi? Ya da tüm bu uğraşlar yine de Dükleri yenmeye yetmeyecek mi? Yoksa yenilgi beraberinde sonsuz Cehennem ızdırabını da beraberinde mi getirecek? Peki ya kayıplar? Her savaş yanında acıyı ve kaybı da getirir değil mi? Kızımız neler kaybedecek ve kahramanlarımızı ne gibi acılar bekliyor? Peki ya kazandıktan sonra? Kehanet gerçekten de tam olarak dediğini gerçekleştirecek ve Cennet geri dönmek isteyenlere kucak açacak mı? Hepsi ve süprizlerle dolu çok daha fazlası için kesinlikle kitabımızı almalı ve soluksuz okumalısınız ;)

Kitabımız konusunda aslında öyle şiddetli derecede sevmediğim kısımlar yoktu. Ama bazı kısımların daha iyi olabileceğine inanıyorum kesinlikle! Ki bunların başında, yorumun girişinde de bahsettiğim gibi, savaş sahnesi geliyor. Açıkçası okurken o kısım beni tatmin etmedi. Ne bileyim, böyle daha çok bekliyordum bazı şeyleri. Daha çok ve acımasız bir şekilde belki de. Tabi bir de daha uzun olmasını... Ama kitabı bitirip düşününce, karşımdaki genç-yetişkin bir kitap olduğundan yazarın dozajı çok fazla vermemesi doğal geldi. Nitekim aynısını başka bir sahne konusunda da yaptı. Bu sebeple anlıyorum ama, belki de yetişkin kitaplardaki o keskinliğe alıştığımdan dolayı hala tatmin etmediğini düşünüyorum. Yine de son vuruşu çok iyi yaptığını görmezden gelemem. Gerçekten de savaş bittiğinde gözyaşlarıma hakim olamadım T.T Belki adrenalin ve kaygının patlamasıydı, belki seriye veda etmem nedeniyleydi, belki de başka bir şey... Bilmiyorum. Ama kesinlikle o kısımdan oldukça etkilendiğimi, bir açıdan da yazarımızın gerçekten de iyi yazdığını inkar edemem *.* Bunun dışında ise birkaç yerde karakterlerin aptallıklarına sinirlendim. Özellikle de başlardaki bir kısımda Marna'ya karşı oldukça öfkeyle doldum. Ama kitabımızı bitirdiğimde hiçbirinin önemi kalmadı benim için :) Bunlar dışında ise çok da hoşuma gitmeyen bir kısım yoktu açıkçası ^^

Sevdiğim yerlere gelirsek... Damn! Açıkçası o kadar yer var ki ve o kadar çok anlatmak, konuşup da heyecanımı paylaşmak istediğim kısım var ki adrenalin patlaması yaşatıyor bana bu duygular her hatırladığımda *.* Ama spoiler denen meret bu heyecanımı tam olarak doyasıya yaşamama izin vermiyor ne yazık ki -_- Neyse, yorumdan sonra Esra ile bol bol dedikodu yapmaya giderim ben de :D Yine de bu sizinle paylaşabileceğim kısımlar yok demek değil ;) Bir kere çeviriye bayıldım *.* Go Kitap bu konuda beni pek hayal kırıklığına uğratmıyor. Gerçekten de okurken takıldığım ya da garipsediğim bir yer olmadı. Kitap oldukça akıcı ve rahat bir şekilde okunup gitti. Hele de o konuşmalar kısmında bir sözcüğün çevirisi, cuk diye oturmuştu. Her söylendiğinde kulağımda orjinali yankılanıp beni benden alıp uzak ve daha hoş diyarlara götürdü diyebilirim *hülyalı bakışlar* Çeviri dışında orjinal kapaklarla seriyi tamamlamak çok hoşuma gitti. Hele de yayınevinin isteklerimizi dikkate alıp da kitap sırtına dikkat etmesi çok hoştu bence ^.^ Onun dışında ise yazarımız gerçekten dialogları çok güzel yazmış. Okurken bolca kahkaha attım, hatta bazı yerlerde dönüp dönüp bir daha... bir daha okudum *.* Özellikle başlangıçtaki Anna ile Kaidan bebeğimin arasındaki konuşmaya vuruldum ama asıl öldürücü darbeyi sanırım mesajlaşmaları kısmında yaşadım ;) Hala bile hatırladıkça kahkaha atıyorum! :D Sonrasında, yazarımızın ikinci kitaptaki bazı hatalarını telafi ederek yazması ve bizi birçok konuda şaşırtması gerçekten de okurken oldukça zevk aldırdı. Hele de çiftimiz/çiftlerimiz konusunda. Tamam geç bile kalmıştı ama sonunda yazdığında gerçekten de iyi bağladı. Ve o bağlamdan sonra da şöyle ilk kitabı hatırlayıp da karakterlerimizin ilk hallerini anımsamak gerçekten de duygulu bir an oldu benim için. Çünkü o zamanı düşününce birçoğunun şimdiki hallerine gelmesi imkansıza yakın gibi bir şey duruyor. Ama yine de, her şeye rağmen, kahramanlarımızın nasıl kişiler olduğunu okuyabilmek oldukça hoş bir veda oldu benim için :') Son olarak değinmem gereken konu sanırım Kaidan noktasında olacak, çünkü bu kitapta en çok onun değişimine tanık olduk bence. Ve kızımız kadar olmasa da o da çok büyük zorluklar yaşadı bu kitapta. Bu nedenle okurken sık sık ara vermeye bakın, zira bu Kai bildiğiniz gibi değil! Eğer aşık olmayanınız varsa hala... şey... son kısımda ölebilir, hatta olmuş olan da ölebilir. Ama biz onu tanıyanlar için sadece ölüm tehlikesi yok bu kitapta. Zira Kaidan Rowe bu kitapta resmen bizi öyle bir etkisi altına alıyor ki ruhunuzu şeytana teslim etmenizi istese kabul edecek kıvama geliyorsunuz O.O Tamam, tamam... O kadar da uzun boylu değil ama ne demek istediğimi anlıyorsunuz işte. Ona daha da aşık oluyor, hayatınızda bir Kaidan Rowe da siz istiyorsunuz *.* En azından sizi bilmem ama benim için durum bundan ibaret ;) Sanırım Kai benim için Rush'tan sonra bu denli çarpıldığım ve kalbimde ayrı bir yer tutan nadir karakterler *yahuşuhlular* arasına girdi. Kesinlikle muhteşemdi bebeğim bu kitapta! *.* Olduğundan daha farklı, daha komik ve daha mutlu bir Kaidan tanıdık bu kitapta. Ve en az badboy hali kadar sevdik, hatta aramızda kalsın ben daha daha bile fazla <3 Hele bir sahne var ki... orada resmen alev fışkırdım. Hatta dedim ki bitti, tüm köprüleri yakacağım Kai konusunda. Ama sonra o ölünesi İngiliz aksanıyla bir aşkım *my love/love* dedi ve tam orada eridim. Neredeyse kulaklarıma doldu o ses *.* Bunlar dışında aslında daha tonla ve zırrrla anlatmak istediğim şeyler var ama dediğim gibi spoiler olabilir sizin için. Ve açıkçası ben okurken heyecan ve bilinmemezlikle oldukça keyif aldım. Size spoiler verip de bu zevkten mahrum bırakmak istemiyorum :( Bu sebeple burada kesiyorum. Ama siz de kitabı okursanız, daha sonrasında bol bol dedikodu yapabiliriz her zaman ;)

Kitabımız türünü de dikkate alırsak bence çok güzel bir final kitabı oldu. Özellikle melekli, şeytanlı, nefilimli kitaplar okumayı seviyorsanız kesinlikle seriyi de tavsiye ederim. Ve eğer hala okumadıysanız bir an önce kitabımızı alıp okumanız gerektiğini hatırlatmama gerek yoktur umarım ;) Aslında unuttuğum ya da yazamadığım daha bir sürü şey var ama özetle okuduğunuza pişman olmayacağınız bir seri ve kitap oldu finalimiz. Yazarımızın her seferinde daha iyi yazmasıyla sonunda zirveye çıktığımız ve okurken çeşitli duyguların esiri olduğumuz muhteşem kitabımızı sakın kaçırmayın! :)

Bu arada neredeyse unutuyordum :O Kitabımızın 4. kitabı var olarak gözüküyor ve ben aslında final kitabı bu değil diye okumaya başladım. Sonunu görünce ne kadar şaşırdığımı tahmin edersiniz *utangaçbirgülümseme* O nedenle bir açıklama yapmak istedim de... Serimiz burada son buluyor ama yazarımız bizim için bir süpriz yaparak serimizin ilk kitabını bir de seksi yahuşuhlumuz Kaidan ağzından yazarak serinin 4. kitabı yapmış ;) Okumak için ölesiye sabırsızlanıyorum! *.* Ama ne yazık ki kitabımız 8 Eylül'de resmi olarak çıkacak T.T Umarım Go Kitap! onu da çevirir ve bizi yakışıklımızdan mahrum bırakmaz *.*

Kendinize ve kitaplarınıza iyi bakın, herkese keyifli günler...

Yorum Gönder