SAHRA by BURCU DEMET | YORUM


Herkese merhabalar :)

Yoruma geçmeden önce buraya tıklayarak... kitabımızın konusuna bakabilir ve yazarımızı tanıyabilirsiniz.

 Uzun bir aradan sonra sonunda kitap yorumumla sizlerleyim :) Ah, ne kitaptı ama cidden! Son sayfayı bitirip kitabımızı kapattığımda kafama sağlam bir fiske vurdum. Çünkü elime ilk aldığım, sınavlar öncesi zamanda, bir ara okumadım ve elimden bıraktım. Bu da yetmedi bir ara da diğer sayfalara göz gezdirdim ve böylece büyük hatayı yaptım :( Ve şu anda sınavların kitap arasına denk gelmesine de şükrediyorum. Çünkü sayesinde Sahra'ya en baştan, yeni başlar gibi başladım ve her sayfasını atlamadan okuduğumda hayran kaldım. Yazar gerçekten de kalemini konuşturmuş ve her sayfasını, her satırını dolu dolu yazmış. Hem de öyle bir yazmış ki, ileride ne oluyor diye bakmanız demek olaydan kopmak, olayları yanlış anlamak ve kafanızın karışması demek. Ve zaten sakin kafayla odaklanarak okuduğunuzda da buna gerek kalmıyor. Zira okumaya başladığınızda ve ilk sayfaları atlattığınızda gerisi su gibi akıp gidiyor ve yaklaşık 600 sayfanın iki günden kısa bir zamanda nasıl bittiğini bile anlayamıyorsunuz :)

Şimdi isterseniz hep birlikte kitabımızın konusuna bakalım ve devamında dedikoduya son gaz devam:

Kitabımız, beni şaşırtırak erkek bakış açısından yani kahramanımız Mirza'nın bakış açısından olayların anlatımıyla başlıyor. Ve arada kızımızın bazen de gerekli kişilerin bakış açısına değinse de genel olarak bu şekilde devam ediyor. Mirza bizi içinde olduğu anı ve Sahra'mızı tanıtırken karşılıyor. Ve sonrasında da çoğunlukla kahramanımız Mirza'nın düşünceleriyle, çelişkileriyle ve kendisiyle tartışmasıyla devam ediyor. Kafasının neden bu şekilde karmaşık olduğu konusunu demek istemiyorum zira spoiler gibi gözükmese de ilerisi için bazı şeylerin tetikleyicisi olduğundan söylemeyeceğim. Ama o neden sebebiyle hem hataya düşüyor hem de hatanın kendisi sayesinde hayatı değişiyor. Aslında sadece kendi hayatı da değil, o hata daha birçok olaya gebe olarak kitaptaki çoğu kişinin hayatını değiştiriyor. Ama bunun en büyük etkilerini tabi ki biz kahramanlarımız açısından görüyoruz. Ki benim için bu hata aynı zamanda bir dönüm noktası, okurken olması gerektiğine inanarak beklediğim ve bir yandan da olduğu için okurken öfkeden kudurduğum, yeri geldi ağladığım bir şeydi. Muhtemelen okurken sizin için de böyle karışık duygular uyandıracaktır ama ilerisinde yaşananlar sonucunda kitabımız için gerçekten de gerekli olduğunu düşüneceksiniz. Ama benim gibiyseniz bunu okurken anlamanız geç olabilir. O nedenle okurken sabrederseniz kızdığımız ya da anlamadığımız ne varsa yazarımızın daha sonrasında gayet sıkı bir şekilde, birçoğunda açıklamalarıyla kendisine hayran bırakarak o yerleri açıklığa kavuşturduğunu göreceksiniz :) Gene koptum gittim ^^' Konumuza dönersek... dönüm noktamız birçok hayatı etkilese de asıl olarak Sahra ve Mirza'yı yakıyor. Tam mutlu son derken her şeyi birden tepetaklak ediyor ve geriye onarılamaz gibi gözüken enkazlar, mesefeler ve kırıklar bırakıyor. Peki ya sizce kahramanlarımız tüm gizemlere, imkansızlıklara ve engellere rağmen kavuşabilecekler mi? Yoksa onlar için mutlu son sadece bir hayal mi? Peki ya Sahra'nın gizemi ve hayatlarını tehdit eden tehlike, bombanın pimini ne zaman çekecek? Gizemler bir bir ortaya çıkarken aldıkları yaralara, sırların ağırlığına rağmen birlikte her şeye göğüs gerip yeniden başlayabilecekler mi? Yoksa geçmişin hayaletleri, şimdinin şeytanları onlara bir saniye olsun nefes aldırmayacak ve kavuşmak imkansız mı olacak? Hepsi ve daha fazlası için kitabımızı bir an önce okumanız gerekli ;)

Kitabımızda neleri beğenmedim kısmında... herkes için geçerli olmayabilir ama ben anlatımın daha olay odaklı, dialoglarla süslü olamasını severim. O nedenle daha çok düşüncelerle ve durumu belirten anlatımlarla anlaşamam. Bu nedenle ilk okuduğumda çok zorlandım ve hayalkırıklığına uğradım. Ama aradan geçen zamanda bu düşüncemi bir kenara bırakıp tekrar elime aldığımda şaşırtıcı bir şekilde kitap aktı gitti. Yani çoğu yerde hala problem yaşasam da gerek yazarımızın ileride olay odaklı ve dialoglu bölümlere yer vemesi gerekse kalemini gerçekten beğenmemden gerekse de kurguya hayran kalmamdan iki günden daha kısa bir sürede bitirdim. Ve kitabı kapattığımda başta rahatsız ettiğine ama zamanla kitabın da açılmasıyla bu durumun benim için bile çok da sorun olmadığına karar verdim. Yani daha düşünce odaklı seviyorsanız zaten kitabımızın anlatım tarzına bayılacaksınız ama benim gibi olay odaklıysanız da kitabın ilerleyip sizi kurguya kaptırmasını beklemenizi tavsiye ederim. İşte o zaman nasıl bitirdiğinizi anlamayacaksınız ;) Bunun dışında olaylara direk dalmamızı başta oldukça sorun etsem de yeri geldikçe yazarımızın geri dönüşlerle olayları pat pat açıklamasını çok başarılı buldum. Kitap boyunca sabırsızlığımdan yer yer sövdüğüm ne varsa açıklandığında hak verip utandım. O nedenle okurken kesinlikle sabırlı olun. Sonra benim gibi pişman olabilirsiniz. Hoş böyle desem de okurken eminim ki yeri geldiğinde benim gibi sinirden kuduracak ve birilerini yumruklamak isteyeceksiniz. Ya da sadece ağlamak ve olmamış olmasını dilemek... Ama sabır, sabır ve sabır diyorum ;) Ve bunlar dışında da bazı yerler vardı ki karakterlere kızdığımdan ve çileden çıktığımdan dolayı kafamı masaya vurdum, bazı yerler vardı ki keşke daha ayrıntılı olsaymış dedim. Hoş bu ayrıntılı konusunda tam da emin olamıyorum, çünkü kitabın anlatış tarzına muhtemelen tam uymazdı ama bazı yerler kesinlikle bir parça daha ayrıntıyı hak ediyordu, orası kesin. Bir de bir yer var ki, o yaptığı hatayı asla affedemeyeceğim sanırım ama karakterimi sevmekten de asla vazgeçmeyeceğim :)

Sevdiğim kısımlara gelirsek... aslında kitabımız öyle bir kitap ki, sanki hakkında dediğim en ufak şeyler bile bir spoilermış gibi hissettiriyor. Bu nedenle gerek konusundan bahsederken gerek de incelerken çoğu şeyi içimde tutacağım ama okuduktan sonra isterseniz mail üzerinden konuşabiliriz ya da facebook sayfamdan yazabilirsiniz :) Sevdiğim kısımlar diyorduk, gene konu dağıttım ki üstüme yoktur bunda ^^' İlk başta kesinlikle Zal geliyor. Geçen yazdan beri Zal Kohen, Zal Kohen diye dolaşmamın ve okuduğum kitaplarda onu görmenin sabırsızlığına kesinlikle değdi *.* Tamam ilk başlarda, benim hayran kaldığım kadın bu olamaz, dediğim çok oldu ama sonradan onu Zal yapan şeyleri okumak ve o halini görmek. İşte dedim, beklediğime ve tüm yaşadığım sabırsızlıklara değmiş. Hele Zal'ken bile içinde o minik Sahra'yı yaşatması ve tüm olanlara rağmen hala içinde o küçük kızı taşıması. Anlatabileceğimi sanmıyorum o duyguları, kesinlikle okumanız ve onu tanımanız lazım <3 Hep Zal'den bahsettim ama bu demek değil ki kahramanız Mirza da ondan aşağı kalıyor. Kızımız kadar bir atraksiyonu yok, ama onun çektiği acılar, yaşadıkları sonrasında değişimi ve sonlardaki o kahramanlığı... Onu nasıl sevmez bir insan ki? Tamam, yeri geldi en çok ona kızdım, en çok ona kırıldım ama yeri geldi savaşı ve kahramanlığı ile de tüm bu yaptıklarını unuttum. Hele hele o son yaptığı varya, ahh... Kitap boyunca birkaç yer haricinde çok üzülsem de ağlamadım ama o son sahneden sonra, hala aklıma geldikçe, n'olur öyle olmamış olsun diye sayfaları bir hızla çeviriken ağlamış olabilirim :( Peki sonuç? Onu da okuyup görün ;) Başka... İlk başlarda geri dönüşleri sevmedim çünkü daha tam oturmamıştı ama kitap ilerledikçe oturmasıyla gerçekten oldukça havalı oldu bana göre ^^ Son olarak okurken aşk tarafı ağır basıyor gibi gelse de ilerledikçe diğer türünün de ağır basması ve o konuda da yazarımızın oldukça iyi yazması beni benden aldı *.*

Yorumu her okuduğumda bir şeyler eklediğimden artık burada kesmek durumundayım yoksa bu işin sonu yok. Ve yine unuttuğum ya da spoiler olamasında korktuğum için yazmadığım/yazamadığım bir dolu şey var. Ama sorularınız olursa bana her daim yazabilirsiniz :)

Sonuç olarak, çoğunlukla durumu ve düşünceleri betimleyerek anlatsa da yer yer olay odaklı anlatımıyla gönlünüzü alan, yazarımızın hem kurgusu hem de anlatımıyla kalemini konuşturduğu bu kitabı seveceksiniz bence. O nedenle, bana göre, kesinlikle okumalısınız ;) Sadece okurken sabırlı olmanız ve anlatım şeklinin daha çok durum odaklı olduğunu bilerek okumanız gerekir ^^ Bir de bu kitabı okurken yer yer kendimi yağmurlu bir günde pencere kenarına oturmuş, elimde sıcacık kahvemle geçmişi düşünüyormuş gibi hissettim. Ve bu geçmiş bana birbirinden farklı duygular yaşatsa da sevdim :) Şunu da eklemesem olmaz, Zal Kohen ile tanışmamışsanız bence çok şey kaybetmişsiniz demektir. Böyle zorluklar, tehlikeler karşısında güçlü ama sevdikleri karşısında masum bir çocuk gibi olan kadınları gerçekten ayrı seviyorum *.*

Herkese keyifli pazarlar. Kendinize ve kitaplarınıza iyi bakın. Bir sonraki kitabımızda görüşmek üzere... :)

Küçük bir not:  Yazarımızın diğer kitabı Cambaz'a şöyle bir göz gezdirebilme fırsatı bulmuştum. Yazarımız o kitabında olay ve dialog odaklı bir anlatım kullanmış *yey* Hem bundan hem de romantik-komedi olmasından dolayı onu da okumayı sabırsızlıkla bekliyorum!

Yorum Gönder