LABİRENT: ÖLÜMCÜL KAÇIŞ (The MAZE RUNNER) by JAMES DASHNER | ALINTILAR ve YORUM
Herkese iyi akşamlar :)
Sizlerle daha önce turumuzun ilk gününde çekiliş için bir araya gelmiştik. Bugün ise sizler için kitabımızı yorumlayacağım ve kitabımızdan birkaç alıntı paylaşacağım. Ama öncesinde tur takvimimizi ve en sonda da çekilişe katılmanız için rafflecopter'ı paylaşacağım.
Tur Takvimi
26.01.2014
Alıntılar: Kördüğüm Hayaller
Yabancı Bloglar Ne Demiş: Yorum Durağım
Super Six Sunday: Kitap Avcısı
Yorum: Kördüğüm Hayaller
Öyleyse öncelikle alıntılarla başlayalım:
*****
Nasıl olduğunu tam olarak anlayamasa da yapması gerekeni biliyordu. Hissettiği bu ani duygu değişikti, aynı anda hem yabancı hem de tanıdıktı. Ama doğru geliyordu.
"Ben de o çocuklar gibi olmak istiyorum," dedi, Chuck'ın uyanık olup olmadığını bilmeden. "Labirent'tekiler gibi."
"Ben de o çocuklar gibi olmak istiyorum," dedi, Chuck'ın uyanık olup olmadığını bilmeden. "Labirent'tekiler gibi."
*****
Bir anda kopan gürültüyle Thomas yerinden zıpladı. Ardından berbat bir sürtünme sesi geldi. Geriye doğru sendeleyen Thomas yere düştü. Deprem oluyor gibiydi; endişeyle etrafına bakındı. Duvarlar kapanıyordu. Duvarlar gerçekten de kapanıyordu; onu Kayran'ın içine hapsediyordu. Klostrofobi duygusu ciğerlerine baskı yapıyordu.
*****
Kız derin bir nefes alırken masmavi gözleri sağa sola gidiyordu. Tekrar tekrar anlaşılmaz şekilde mırıldanırken pembe dudakları titriyordu. Daha sonra tek bir cümle söyledi; sesi derinden geliyordu fakat anlaşılırdı.
"Her şey değişecek."
*****
Odadaki gerilim iyice artmıştı; Thomas kimsenin nefes aldığını duymuyordu. Evin diğer odalarında da durumun aynı olduğunu tahmin ediyordu. Aklına Hapishane'deki Teresa geldi.
Tam Teresa'nın ona bir şeyler söylemesini dilerken kapı bir anda açılıverdi. Kayranlılar korkuyla bağırdı. Herkes pencereden bir şey gelmesini bekliyordu, arkalarından değil.
*****
Gally arka cebinden uzun ve parlak bir şey çıkardı. Odanın ışıkları elindeki gümüş yüzeye yansıdı; parmaklarının arasında bıçağı sıkıca tutuyordu. Beklenmedik bir hızla hareket edip bıçağı Thomas'a fırlattı. O sırada Thomas sağ tarafından bir çığlık duydu ve bir hareket hissetti.
Thomas bıçağın dönüşlerini yavaş çekimde gibi izliyordu. Çığlık atmak istedi ama yapamadı; hareket etmek istedi ama yerinden kıpırdayamadı.
*****
"Sorun ne?"
"Olamaz, olamaz, olamaz..." Thomas parmaklıkları bıraktı ve dönüp Harita Odası'na baktı. Duman azalmıştı ama hala kapıdan dışarı çıkıyor ve bölgeyi karanlık bir pusla örtüyordu.
"Sorun ne?" diye sordu Teresa bir kez daha. Olduğu yerden Harita Odası'nı göremiyordu.
Thomas yeniden ona baktı. "Önemli olmadıklarını düşünmüştüm..."
"Ne?" diye sordu Teresa.
"Biri bütün haritaları yakmış. Eğer bir kod varsa bile, artık yok."
*****
Alıntılarımızdan sonra şimdi de sıra geldi kitap hakkındaki yorumuma :)
Bu kitap hakkında aslında endişelerim yok değildi. Bir tarafım herkesin övmesi ve frangmanının etkisiyle okumak istiyordu ama diğer tarafım da pek distopya -hatta neredeyse hiç- sever olmadığımdan dolayı okumak istemiyordu. Sonuç olarak okumaya karar verdiğimde ve elime aldığımda su gibi aktı gitti kitap. Sayfaları nasıl çevirdiğimi anlamadım bile. Konu çok yavaş ilerlese ve sayfalar ilerledikten sonra çok öğrenemeseniz bile merak duygunuz sizi bir sonraki sayfada ne olduğunu öğrenmeye, bu da farkında olmadan kitabın sonunu getirmenize neden oluyor ;) En sonunda da sizi bir süprizle devamını bir an okumak için tutuşur halde bırakıyor :D
Tamam konusunda bahsedelim ve sonra da kitabımıza geri dönelim...
Kitabımız, baş karakterimiz olan Thomas'ın bilmediğini kapkaranlık bir yerde, sadece adını hatırlayarak uyanması ile başlıyor. Daha sonra bunun bir asansör olduğunu ve kendisini Kayran'a götürdüğünü farkediyor. Kayran neresi derseniz, orası karakterimiz gibi çeşitli yaştan ve çeşitli milletten çocukların bir arada olduğu, dört duvarla -ya da labirentle- çevrili bir yer. Kimse neden geldiğini, nasıl kurtulacaklarını vs. bilmiyor ama bir şekilde yaşıyorlar orada. -Daha fazlası için kitabı okumalısınız ;) Kitabımıza dönersek, karakterimiz buraya geldikten sonra her şeyi biz de onunla birlikte yavaş yavaş öğreniyor ve öğrendiğimiz her yeni bilgiyle birlikte kafamızda teoriler kuruyor, daha fazlası için merak duyuyoruz. Tabi kitap bize çok şey söylemiyor diyorum ama aksiyon bakımından bizi boş bırakıyor anlamına gelmiyor bu. Daha ilk başlardan bile olan ufak tefek olaylar bize ilerisi için bir ipucu oluyor. Ve daha ilk günlerinden de zaten başına pişmiş tavuğun başına gelmeyenler geliyor. Bunlardan biri öldürülmeye mağruz kalması, bir diğeri ve en korkuncu ise -spoilera fazla girmek istemiyorum- labirentle ilgili yaşadığı bir şey. Hoş bunların hepsi zaman ilerledikçe size bir iç gibi geliyor. Çünkü kitabımız ilerisinde sizi oldukça süprizle, aksiyonla ve devamı için daha bir merakla şaşırtıyor :) Peki size Thomas ve diğerleri kısıldıkları bu yerden kurtulabilecek mi? Thomas hakkındaki gerçekler ne ve hissettileri onun için, diğerleri için ne demek oluyor? Peki ya Teresa, o kim ve neden Thomas için bu kadar önemli? En önemlisi de Yaratıcılar bunu neden yapıyorlar!? Hepsi ve daha fazlası, sorularınızın yanıtları için kesinlikle kitabımızı alıp okumalı ve bu mücadele katılmalısınız ;)
Kitabın sevmediğim yanı Thomas dışında pek sevdiğim bir karakter bulamamam. Hepsi karakterimize karşı ya soğuk, ya iyiler ama ben sevmiyorum ya da tutarsızlar. Genelde karakterimiz dışında bir karakter -özellikle de yan karakter- sevme hastalığım olduğundan bu durum hoşuma gitmedi. Tamam, bazı karakterler sonlara doğru sizi kendine çekiyor ama ne bileyim bana yeterince tutulacak kadar iyi gelmediler. Bir de kitapta çok fazla gizem vardı, sorun gizemin çok olması değil. Bunlarını cevaplarını bazen yerinde alsak da bazen havale geçirmeme neden olacak bir yavaşlıkta yazar bizi bekletiyor. Bu da benim gibi sabırsızsanız sizi kafanızda kurduğunuz teorilerle baş başa bırakacağından canınız sıkıyor. Ama yine de kendinizi okumaktan alıkoyamıyorsunuz. Çünkü bu bir yandan kötü olsa da bir yandan da sizi kitaba bağlayıp sayfaları çevirtme açısından iyi bir özellik ;)
Çokça sevdiğim yanı ise karakterimizin arada bir afallamaları dışında cesur ve atılgan bir karakter olması. Öyle bizi uzun süre karanlıkta ya da durgunlukta bırakacak biri değil ve diğerlerinin yaptıklarının aksine bu durumunu kaybetmeyip her seferinde sorunları üstüne giden ve bizi şaşırtan biri. Bu da okurken oldukça hoşuma gitti. Hoş bazen bazı şeyleri boş verip beni sinir ediyordu ya da bir şeye çabuk alışıyordu ama genel olarak sevdim kesinlikle. Bir de tabi tasvirler var. Öyle çok boğucu değil ama kafanızda kitabı rahatça canlandırmanızı kesinlikle başarıyor. Bu da okurken sizi yormadan akıp gitmenizi sağlıyor :) Ayrıca sonu, ahhh o sonlardan çektiğim nedir, gerçekten de ilginç ve kafamda soru işaretleriyle dolu bir son oldu. Bir sonraki kitap için sabırsızlanıyorum. Umarım ikincisi için uzun bir süre beklemem! :)
Benden bu günlük bu kadar, tur takvimimiz yardımıyla diğer etkinliklerimize göz atarak bu günkü turumuzu tamamlamayı unutmayınız. Kendinize ve kitaplarınıza iyi bakın... :D
a Rafflecopter giveaway
Yorum Gönder