4. GÜN | KIR ÇİÇEĞİ TEPESİ (WILDFLOWER HILL) by KIMBERLEY FREEMAN | YORUM


Herkese hayırlı pazarlar :) 

Sizlerle kitabımızın ön okumasını cuma günü burada (tıktık*) paylaşmıştım. Şimdi de sıra yorumumuzda...

Ne yazık ki dün elimde olmayan sebeplerden yayına giremedim :( Ama biricik Damla'm sağolsun benimle gün değiştirdi ve ben de sizlerle bugün buluştum. Thanks honey ;) 

Evet, günah çıkardığıma göre gelelim bugünün programına :D Programımız öncelikle tur takvimi, daha sonra kitabımızın yorumu ve son olarak da çekilişe katılmanız için rafflecopter'ı paylaşmamdan oluşuyor :) Herkese şimdiden iyi tatiller ve hayırlı bayramlar :)


Tur Takvimi

13.10.2013

My Dream Cast: Küçük Kızın Büyük Kütüphanesi

Yorum:  Kördüğüm Hayaller

Yorum: Kitaplarım ve Ben

Yorum: Kitap Aşığı


Bir dakika, kitabımızın bir devamı var öyle değil mi? Yani bunu açığa kavuşturalım şimdi. Birisi bana devamı olduğunu söylemeli hemen! Çünkü gayet güzel bir şekilde bitti ve türüne göre devamı gelmeyecek ama... ama... bir ihtimal vardır değil mi? Damn! Kitabımız gerçekten sürükleyici ve neler olacağı konusunda kendisini hızla okutuyordu ve bitmesi gereken yerde bitti. Ama ben yine de daha sonrasında neler olduğunu çok çok merak ediyorum. sonuçta kafamda bir sürü soru işaretleri kaldı ve ben meraklı bir insanım. Neyse, tamam, sakinleşiyorum ve hep beraber kitabımızın yorumuna başlıyoruz:

Kitabımız 1989 senesinden, kitabımız ana karakteri olan iki kadının ortak bir anısından başlıyor. Bu anı da onları ve aralarındaki bağları anlıyoruz. Ayrıca da kişiliklerine dair biraz bilgi edinmiş oluyoruz :) Daha sonrasında ise kitabımız bizi geçmişe, herşeyin başladığı o eski zamanlara götürüyor ve bize büyükanne Beattie'nin hikayesini anlatmaya başlıyor... Hikayemiz İskoçya-Glasgow'da geceleri barmenlik yapıp gündüzleri de bir terzide çalışan ve büyük hayalleri olan fakir kızımızın evli sevgilisi Henry'den hamile olduğunu öğrenmesiyle bizi olaya çekiyor. Ve bu saatten sonra da uzunca bir süre sevgili Beattie'nin hayatını değiştiren bu olayla birlikte başına gelenleri, neler çektiğini ve yine de her şeye rağmen yola devam etme çabalarını okuyoruz :( Okuyoruz okuyoruz ama tabiki de hepsi bir bütün değil. Çünkü bu hikaye geçmişte yaşanmış ve asıl karakterimiz -aslında ikisi de asıl ama günümüzde kalalım biz ;) Beattie'nin torunu Emma'nın yaşadıkları sonucu bu gizemi çözme çabasıyla adım adım okuyoruz :) Peki Emma bu büyükannesinin yaşadıklarından nasıl mı haberdar oluyor? Öyleyse biraz da Emma hakkında konuşalım :)

Emma otuzlarına yaklaşmış ve bir balerin olarak büyük başarılar yakalamış bir kız, aynı zamanda da sevgili Beattie'nin torunudur. Hayat onun için başarılar, küçüklüğünden beri sevdiği bir iş ve sevgili ile oldukça güzel bir şekilde giderken her şey bir anda bir talihsizlikler dizisine tutulur -ya da kader mi desek? Siz karar verin ;) Ve bu talihsizler dizisini de başlatan sevgilisi Josh'tan ayrılması olur. Aslında bunu o kadar dert etmez, ta ki aslında o uyuz herifin onu şimdiki sevgilisiyle çok daha önceden aldatmış olabileceğini öğrenene kadar. Bundan sonrasında da dolaylı olarak bir kaza geçirir ve çook sevdiği baleye veda etmek zorunda kalır :( Hem iş, hem sevgili hem de evsiz kalan kızımız da annesinin ısrarıyla kendini eve yolculukta bulur. Böylece hayatının bir diğer dönüm noktasına bilmeden girmiş olur. Bu onun için bir dönüm noktasıdır çünkü yaşadığı kazadan sonra bir daha dans hayatına dönemeyecektir, büyükannesi -kendine ait bir giyim firması- ve büyükbabası -eski senatör- zengin olmasına rağmen onlara pek bir şey bırakmamışlardır. Büyükannesi tüm serveti yardım kuruluşlarına dağıtmıştır. Yani beş parasızdır ve aslında bu umrunda bile değildir. Ama büyükannesinin ona miras olarak bıraktığı eve de gitmiştir her şeye rağmen. Ve tüm olayı başlatan da budur. Çünkü burayı satmayı düşünüyordur ve büyükannesinin hatıra deposu olduğundan tüm kutuları gözden geçirir. Ama içinden çıkanlar onu büyükannesinin gizemiyle karşı karşıya getirir. Böylece sevgili Beattie'nin yaşadıklarını gerek günümüz gerekse de geçmişe dönüşlerle gerek üzülerek gerekse onun için mutlu olarak okur-yaşarız :) Tabi kızımız Emma için değişimi getiren bunlar değildir. Bir balerin olmak zordur ve bazı şeylerden vazgeçersin, Emma da artık balerinliği bitince bunun farkına varır. Önce kendisine evi temizlemesine yardım eden Monica ile arkadaş olarak değişimi başlatır, daha sonra da onun yakışıklı ve muhteşem ağabeyi ile tanışarak yavaş yavaş ona aşık olmaya başlar. Bir de yakışıklımız Patrick sayesinde bale ile tekrar barışır :) Tabi bu arada büyükannesinin gizemini çözmeyi unutmaz da ;) Peki sizce kader bu aptal kıza verilmesi gereken dersi verip onun bundan sonra mutlu olmasını sağlayacak mıdır? Yoksa kalın kafalı kızımız hata yapmaya devam edecek ve her şeyi berbat mı edcek? Peki ya Patrick, o ne olacak... ya da Josh mı desem? Kimi seviyor-sevmeli ve hayatında onu gerçekten mutlu edecek şeyleri seçmeli? Beattie'yi de unutmayalım. Aşık olduğu adamla bebeği için kaçtığı yerde ne yapacaktır? Onu neler bekliyordur ve Emma onun gizemli geçmişini çözebilecek midir? Hepsi ve daha fazlası için kitabımızı okumanızı tavsiye ederim. Bana biraz Mart Menekşeleri hatırlatsa da onun kadar değil. Ama okurken keyif aldım, siz de kaçırmayın bence ;)

Kitaptan sinirden kudurduğum o kadar çok yer oldu ki! Bunların çoğu da Beattie'nin hikayesi kısmına aitti. Böyle olması normal gerçi, zamanın o kısmıyla ilgili aramızda çözülemez bir husumet var sanırım O.o Neyse, dediğim gibi o kadar sinir bozucu yer vardı ki... Henry kısmında tam da düşündüğüm şeyler oldu ve kızımıza kızmak istesem de onun çok genç olduğunu bildiğimden bir şey diyemedim. Ve daha sonrasında da gösterdiği çabalarla yumuşamışken beni en sinir ettiği noktalar tüm yaşadıklarına rağmen hala öyle hatalar yapabilmesi oldu. Ama yine de onunla birçok yerde gurur duydum :) Kızımız konusunda da kızdığım tek bir yer oldu açıkçası. Ve o yeri de yazarın yazmasını saçma buldum açıkçası ve kızımızında o kadar şeyden sonra hala akıllanmadığını gösteriyordu. Neyse ki çabuk toparlandı ve bu telafi edildi. Bunun dışında pek bir rahatsızlığım olmadı.

Ama birçok yerde sevgili Beattie için üzüldüm ve ağladım. Çünkü ne yaparsa yapsın o dönemin koşullarına uymayan ama günümüzde yaşasa bence o dönemdeki gibi görülmeyecek bir kadındı. Ve hayatının sonuna kadar da hep sırlar ve bir özlem içinde kaldı. Hoş bu kısmı yazarımız pek açıklamadığı için bilemiyorum. Ve başlarda açıklasa diye düşünsem de bazı yerlerin bir gizem olarak kalmasını şimdi daha uygun buluyorum :) Sonuna değinmeden olmaz değil mi? Sonu gerçekten de çok güzel bitti benim için. Tek sorun devamında ne olacağını bilmemek ve deli gibi merak etmek oldu. Umarım yazarımız söyleşimizde ya da farklı metaryallerde buna değinmiştir. Aslında bunu sormak neden aklıma gelmedi? Neyse, daha sonra hallederim ben bunu ;)

Son olarak böyle güzel bir kitap için Arkadya Yayınları'na teşekkürler! :D Onlardan çıkan Mart Menekşeleri en sevdiğim kitaptı ve bu kitapta bana onun tadını verdi biraz olsun. Bu nedenle tüm üzüntü, sinir ve öfkeye rağmen mutlu hissediyorum. Size de kitabı tavsiye ediyorum ama bir Mart Menekşeleri kadar olmadığını da eklemek isterim ;) Bayramda kendinizi kitaplarla şımartın! :D

Kendinize ve kitaplarınıza iyi bakınız! :)
Sevgilerle...

a Rafflecopter giveaway

Yorum Gönder