SONSUZ DOKUNUŞ (TOUCHED) by CORRINE JACKSON


Tanıtım:
Remy dokunarak insanları iyileştirebiliyor ama ne yazık ki tedavi ettiği her hastalık artık onun oluyordu. Annesi ile birlikte üvey babasından şiddet gören Remynin herkesten gizlediği korkunç bir hayatı vardı.
Ve bir gün Asher ile tanıştı…
Yakışıklılığı nefes kesici ama sessizliği ürkütücüydü.
Asher'ın da bir sırrı vardı.
Remy, yeteneği ile ilgili şifreleri çözecek ve bunun bir mucize mi yoksa bir lanet mi olduğunu öğrenecek.
Geçmisten gelen sese kulak ver.


Ait olduğu Sense Thieves serisinin ilk kitabıdır.
2 kitabı yayınlanmış olup 3. hala yazılmaktadır.
Dikkat! Bu kitap gerçekten harika *.*

Cidden ama cidden, DEX seni seviyorum! Yine harikulade ve muhteşem bir kitap ile bizi büyülemeye devam ediyorsun. Eğer aranızda okumayan ya da acabaları olan varsa derhal alsın. Çünkü bu kitap birçok açıdan hem normal DEX kitaplarından farklı hem de herkesin seveceği tarzda hem de daha fazlası. Off, hep böyle olur zaten :( Şu an kitap bitti ve ben de bittim, yazacak bir şeyler bulmakta zorlanıyorum ama bir yerden başlamak gerekirse... ;)

Beni birçok yönden oldukça etkileyen ve DEX kitapları arasında kendini bir tık öne çıkaranlar arasına girecek derecede başarılı bir bulduğum kitaptı. Kitabımızı okurken yer yer Asher ve Remy arasında olanlarla eridim, yer yer de kızımız Remy'nin yaşadıklarına dayanamayıp bolca ağladım ama çokça her şeye ve yaşadıklarını hak etmeyen Remy'e üzülüp öfkeden kudurdum. Dedim ya kitabımız oldukça farklı ve çok fazlası. Diğer benim okuduğum DEX kitapları arasında bu kadar sert olan bir kitap daha yoktu. Tamam ağır şeyler vardı ama hiçbiri yazarımız gibi olanları bu kadar gerçekçi ve oldukça iyi bir şekilde yansıtmamıştır. 

Şimdi biraz da kitabımızın konusundan bahsedelim. Çünkü arka kapak yazısı her ne kadar çekici olsa da kitabımızı tam anlatmıyor. Hoş bunlar bir arka kapak yazısında anlatılamaz. Zira kitabımız dolu dolu!:

Kitabımız kızımız Remy'nin üvey babasından rutin olarak gördüğü dayaklarından birini yemesi ve annesini iyileştirmesi sonucu -ve tabi her zamankinden daha farklı bir özelliğini keşfetmesiyle- başlar. Ama bu sefer her şey oldukça farklıdır, çünkü babası onu almaya gelmiştir. Evet, evet. Bunca yıldır ne hal ne hatır ne de başka bir şey soran o hayırsız babası, bu sefer polisin kendisine haber vermesi sonucu sonunda bir vicdanı olduğunu hatırlar ve kızımızı görmeye gelir. Kitabımızın tüm seyri ise bundan sonra değişir.

Kızımız her ne kadar babasına onu küçükken almadığı ve kendisini üvey babası gibi bir adamla başbaşa bıraktığı için öfke ve kızgınlık duysa da o adamın elinden kurtulduğu için de bir nebze rahat bir nefes almıştır. Ve annesi Anna yüzünden tüm bunları çekiyor olsa da onu yalnız bırakmanın huzursuzluğunu da içinde taşıyordur :( Ve kızımız tüm bunların ağırlığı yetmezmiş gibi -ne olduğunu tam olarak bilmediğini de hatırlatırım- bir de yeni geldiği bu yerde biraz gizemli ve kendisine benzeyen bir delikanlı ile tanışır: Asher <3 Ahh, onu anlatmaya kelimeler yetmez. Adam mükemmel ya! Ama tabi şimdi size onu anlatırsam bu spoilera girebilir. Hem onun hakkında konuşmak da istemiyorum. Zira onun gibi birini kendime saklamak istiyorum dersem kitabı okuyanlar da eminim bana hak vereceklerdir. Üstelik onun hakkında konuşmayı şu anlık ertelesem de sevgili Küçük Kız'm ve ben uzun süre bunun hakkında ateşli bir tartışma yürüteceğiz gibi. Ne de olsa hareminde gözüm var! :D

Konumuza dönersek, kızımız Asher'la gayet beklenmedik ve oldukça olaylı bir karşılaşma yaşadıktan sonra yeni ailesiyle tam olarak tanışır. Ki bu kısımlar benim için oldukça duygu yüklü kısımlar oldu hep. Kızımız hep "keşke ben de burada büyüseydim, babam niye beni sevmedi-yanına almadı vb." düşünceleriyle boğuştu. Ve biz bu düşüncelerini okurken asla sızlandığını ya da abartığını düşünmedik. Yazarımız gerçekten de muhteşem bir şekilde yansıtmış tüm kitap boyunca kızımızın yaşadığı bu acı taciz kısımlarını :( Ne abartmış ne de bu olayı olmayacak bir şekilde hafiflettirmiş. Tüm gerçekleri ve olabilirliği ile bize tüm çıplaklığı aktarmış başarılı bir şekilde. Ve sadece bunu yapmakla kalmamış, hikayenin içinde bize ve yetişkenlere bolca mesajlar varmiş. Yanlış anlaşılmasın, yazarımız bu konuyu işlerken bizi asla hikayeden uzaklaştırmıyor. Başkası yazsa belki de iki ayrı olay olarak gidebilecek bir meseleyi öyle güzel harmanlayıp birleştiriyor ki kızımızın çift taraflı hayatını bize diğerini üstün basmadan oldukça güzel bir şekilde veriyor bence. Ki okurken bir kez daha yazara ve kitaba hayran kalmamı sağlıyor böylelikle :) 

Kızımız en sonunda burada kalmaya ve hem Asher'ın hem kendinin ne olduğuna öğrenmeye hem de yeni ailesine, bu sıcak ortama alışmaya karar verdiğinde ise bu sefer evren onu bir kez daha vuruyor. Hem de ne vurma! Aldığı bir haber ile doğruca annesinin yanına gidiyor. Çünkü kaçınılmaz olan şey oluyor ve annesi kızımızın elinde, ardında soru işaretleri ve bazı gerçekleri bırakarak can veriyor. Kızımız da kabuslarını yaşadığı eve son kez annesinin onun için bıraktığı günlüğü ve kendi ayakları üzerinde durmak zorunda kalırsa diye zulaladığı biraz parayı bulmaya gidiyor. Gidiyor ama işler hiç de umduğu gibi gitmiyor. Çünkü üvey babası Dean onu bekliyordur. Yaşanan kavganın sonunda en nihayetinde kızımız başladığı yere geri dönüp gözlerini hastanede açıyor. Burası da kitabımızın başından sonra, hatta ondan da fazla bir dönüm noktası oluyor kızımız için bir yerde. Çünkü kızımız annesinin ölümünden sonra ne olduğunu, Asher'ın ne olduğunu ve aralarında gelişen doğaüstü bağın ne ifade ettiğini öğreniyor. Bundan sonrası ise kızımızla Asher arasındaki ilişkinin artık daha kararlı bir hal alması, babası Ben ile sorunların bir neticeye varması ve daha fazlasıyla dolu dolu geçiyor. Ki okurken fark edeceksiniz ki her seferinde "daha fazla ne olacak acaba?" dediğinizde yazar sizi sıkmadan ötesine götürüyor ve tam da olması geren bir yerde, daha fazlası için sabırsızlandırırken bırakıyor :) Peki sizce, kızımız tüm bu yaşadıklarından sonra aslında düşmanı olması gereken Asher ile işleri yoluna koyabilecek mi yoksa aşıklarımız uzun süredir devam eden bu savaşa razı olup kalplerini kilitleyip birbirlerinden ayrı kalabilecekleri mi? Peki ya kızımız Remy geçmişi affedip babası Ben ve ailesiyle kalacak mı yoksa yaşadıklarından sonra haklı olarak duyduğu tüm o olumsuz hislere mi yenilecek? En önemlisi kızımız hakkındaki gerçeklerin bir kısmını öğrensek de o aslında diğer Şifacılar gibi değil, öylese Remy ne? Ve son olarak, geçmişi Remy rahat bırakabilecek mi yoksa sonu mu olacak, tüm o kurduğu yeni düzen, hissettiği umutlar boşa mı?? Tüm bunlar ve çok daha fazlası için kesinlikle alıp okumanız gereken bi kitap olduğunu gönül rahatlığı ile söyleyebilirim ;)

Kitabımız benim için 5'te 5'lik bir kitap olabilirdi aslında. Ama ne yazık ki yazarımız kitapta bolca esinlenmelere yer vermiş :( Aslında okurken sizi çok da rahatsız etmese de aklınızın bir köşesinde hep duran bir ayrıntı oluyor bu esinlenmeler. Mesela, tat alma kısımları -ki bu kısımlar oldukça eriten tarzda ve çok hoş olan kısımlardı- bana Anita'yı hatırlattı. Ama asıl ve yoğunlukta olan Alacakaranlık benzetmeleriydi. Yazar ilk kitaba oldukça fazla gönderme yapmış O.O Bunun yanı sıra bir de kitapta kullanılan bazı değişik kelimeler vardı ki beni zorladı. Sanırım anlamını bilmediğimden olsa gerekti ki, daha önce karşılaşmadığım için beni oldukça şaşırttı. Ama onun dışında kitapla ilgili herhangi bir şıkıntım ya da derdim olmadı :D

Alacakaranlığa benzediği kısımlar olsa da kitabımız aşk konusunda hiçbir üçgen ya da kararsızlık yaşatmıyor. Bu konuda içiniz rahat olabilir. Beni oldukça sevindiren ve Asher'ı daha da sevmemi sağlayan bir detay oldu bu. Ama benim için asıl hayranlık uyandıran kızımız Remy oldu. Tüm yaşadıklarına rağmen hala güçlü ve savaşçıydı. tüm kitap boyunca. Bazı yerlerde biraz yalpalıdığı olsa da bu tamamen normal ve beklenilen bir şeydi ama bizi tüm kitap boyunca asla hayalkırıklığına uğratmadı. 

İki ana karakterimizi sevmem dışında bir de kızımızın kardeşi Lucy'i de oldukça sevdim. Kızımıza daha ilk geldiğinden beri oldukça dost canlısı davrandı. Yaşadıklarına anlayışla yaklaştı ve kalpten sevdi :) Tam da yaşadıklarından sonra Remy'e iyi gelecek biri oldu. (Asher'ı söylemiyorum bile, en baş tacımız o <3) Ve tabi ailesi ve yeni arkadaşlarını da unutmamak gerek ;) Kitabı okurken bolca "keşke kızımızı daha önce alsaydın Ben, ve seni öldürmek istiyorum Ben" arasında gidip geldim. Bir ara onu affetmemeyi bile düşündüm ama olanlardan sonra benim de gönlümü kazandı. Hatta Asher'ın erkek kardeşi Gabe bile bir yer buldu. Ama kızkardeşi Lotti'ye diyeceğim tek şey: DIE! :D

Son olarak, sevgili DEX'e bizi böyle bir kitapla buluşturduğu için ayrıca teşekkür eder, bir an bir an önce ikincisini çıkarması için de çok çok istek ederim. (Ne garip bir cümle oldu bu böyle O.o) Ve şunu da söylemesem olmaz, kapağı ve ayracı orjinalinden çok farklı olsa da bir şekilde hoşuma gitti ^.^

Kendinize ve kitaplarınıza iyi bakın!
En kısa zamanda görüşmek üzere :*
Sevgilerle...

Yorum Gönder