2.GÜN | KONUŞAN KİTAPLAR BLOG TURU | MART MENEKŞELERİ (THE VIOLET of MARCH) by SARAJ JIO | KİTAP YORUMU


Herkese günaydın :)

Blogturumuzun ikinci gününe hoşgeldiniz. Dün sizlerle kitabımızın ön okuması ve trailerını paylaşmıştım. Bugün ise sizlerle kitap hakkındaki yorumumu paylaşacağım. Yorumumu okuduktan sonra en alttaki takvimimizinden blogturu tamamlamayı unutmayınız ;)


Seri değildir.
Yorumum spoiler içerebilir!
Turumuza hoş geldiniz :)

Kitap gerçekten güzel ve akıcıydı. Emily nasıl Esther'ın hikayesini merak ederek günlüğü okuyorsa ben de aynı merak ve heyecanla kitabı okuyordum. İtiraf edeyim, Esther'ın hikayesini merak etsem de tek istediğim Emily'nin mutlu olduğunu görmekti...

Kitap size daha başlangıçta bir hüzün veriyor. Bunun nedeni
sevgili baş karakterimiz Emily'nin kocasıyla ayrılıyor olmasıdır. Hem de onu hala sevdiği halde. Peki bu kadar seviyorsa neden ayrılıyor derseniz, kocası olacak şahıs onu başkası için terk ediyordur. Bu kısımlar okurken beni gerçekten üzdü. Çünkü birinin sevdiği biri tarafından terk edilmesi zaten kötü değilmiş gibi sen git, bunca yıllık eşini başkası için terk et. Hem de terk etmeden önce pişkince ona diğer kadından bahset. Ayrılma esnasında hep Emily'nin onun canını yakmasını ya da parçalamasını bekledim. Bunu yapmasa da bir kısmını gerçekleştireceğini düşünmekten vazgeçmedim...

Kitabımız ikinci bölümde olayların yaşanacağı aya girmesi ve kızımızın hayatındaki hüzünlerden uzaklaşmak için Bainbridge Adası'na gitmesi ve gizemli bir günlük bulması ile rotasını çiziyor. Çünkü o zamana kadar kızımız amaçsızca ve yaşadıklarının hüznüyle dolanıyor. Ama ne zamanki günlüğü buluyor işte o zaman kader bir yön çiziyor. O günlüğü bulduğu kısımlar benim için oldukça komikti çünkü yapmaması gerektiğini bildiği halde meraklı bir çocuk gibi kendini okumaktan alıkoyamıyor. Önce ilk sayfa diyor, sonra bir sayfa daha, sonra bir satır, bir paragraf ve kendini tutmaktan vazgeçip okumaya başlıyor :)

Tabi adada hayat sadece hüzünleri ya da günlükle geçmiyor. Bee yengesi ve onun arkadaşı Evelyn ile beraber eğleniyor. Ve önce Jack, daha sonra Greg ile yavaş yavaş kasvetten çıkıyor hatta iki randevu bile yaşıyor. Ama onu asıl her şeyden uzaklaştıran şey günlük. Çünkü gerçek olup olmadığı hakkında bir fikri olmasa da Esther ve Elliot'ı merak ediyor. Üstelik sanki kader ağlarını örmüş gibi bunca yıl gelmediği yerde saklanan gizemler ve etrafındaki insanların sırları ortaya çıkmaya başlıyor. Peki Emily bu sırları bulabilecek mi ya da yaşadığı kalp kırıklığından sonra aşkı tekrar bulabilecek mi ya da tüm bunların dışında geçmişin perdesini kaldırıp herkesin huzur bulmasını sağlayabilecek mi??? Tüm bunları merak ediyorsanız size tavsiyem bir an önce kitabı alıp okumanız. Çünkü bu kadar spoiler yeter ;)

Karakterler konusunda bir tek Emily'den emindim. Daha baştan beri nedense ona kanım kaynadı. Ve kitap sonuna kadar bana bunu hak ettiğini gösterdi. Çünkü günlük ne kadar trajedi ile dolu olsa da ya da karşısına ne kadar engel çıksa da o yılmadı. Bazen çıkmaz sokaklara sapsa da vazgeçmedi ve kafasına koyduğu gibi bu hikayeyi tamamlamak için çok uğraştı.

Diğer karakterlerden Bee konusunda emin değildim ama merak uyandırıcı bir yanı vardı. Roman sonuna kadar onun kim olduğu eğer dikkatli olursa tahmin edilebilirdi. Ama yazar yine de kim kimdir diye belli etmemek için elinden geleni yapmış. Ve bence de bunu güzel yapmış. Bir ara onu sevdiysem de kitabı kapatınca başına gelen her şeyi ve daha acısını hak ettiğini düşünmekten kendimi alamıyorum. Tabi aynısı Elliot için de geçerli.

Esther ise belki de yaşadıklarıyla bize ders olabilecek bir kişilik. Öfkeyle kalkıp zararla oturmak deyimi ona cuk oturmuş. Böyle desem de tüm yaşadıkları için üzülmekten kendimi alamıyorum. Çünkü tam doğru yola giderken yine saptırılıyor. Ama mutlu olabilecekken kader tekrar ağlarını örüyor ve ortaya hepimizi üzecek ve düşündürecek bir hikaye çıkarıyor.

Evelyn, benim Emily'den sonra sevdiğim bir diğer karakterdi. Ölümü beni üzmüştü ama olması gerekenin olduğuna inanıyorum.
Jack konusunda yazar daha üstüne düşebilirdi. O ve Emily'nin hikayesi için kitap belki biraz daha uzatılsa iyi olurdu. Aslında kitabın bendeki eksisi de bu. Yazar ayrıntıya girmesi ya da uzatması gereken yerleri üstünkörü ve hemen geçerek kafamızda bir soru işareti ve içimizde bir sindirememe durumu oluşturmuş. Bunları da halletseydi tadından yenmezdi.

Kitabı okurken sürekli bir hüzün ve merak havasındaydım. Kısa sürede de bitti zaten. Ama kapağı kapatınca Emily için ne kadar sevindiysem Esther için de o kadar üzüldüm. Kitap eğer bu tarzda okumayı seviyorsanız gerçekten seveceğiniz ve okumaktan keyif alacağınız bir kitaptı. Tek kötü yanı yazarın bazı yerleri hızlı geçiştirmesi ve kapağı kapattıktan sonra içinizde oluşan hüzün kısmı. Belki bir de sonu sizi tatmin etmeyebilir. Bana göre hikaye tamamlanıyor ve olması gerektiği gibi bitiyor. Ama diğerlerini de insan merak etmiyor değil ;)

Bir dahaki turumuza kaar kendinize iyi bakın.
Okuduğunuz için teşekkürler :)
Turu tamamlamak için diğer blogları gezmeyi unutmayınız!

küçük kağıtlarım ne bende ne aldığım yerde kalmıştı ne yazık ki... :(


İşte tur takvimimiz;
 29 Aralık 2012 (Saat – 12:30 itibariyle)

Yazar Tanıtımı -http://kahvekokulukitap.blogspot.com

Kitap Tanıtımı - http://kitapsayfalarii.blogspot.com/

Ön Okuma - http://kordugumhayaller.blogspot.com/
Kitap Trailer –  http://kordugumhayaller.blogspot.com/

30 Aralık 2012 (Saat – 12:30 itibariyle)

Alıntılar - http://gokkusagindakisonrenk.blogspot.com/
        
                  ve http://kitapasigi.blogspot.com/

Yazar Söyleşi - http://tugceninkitapligi.com/

 Kitap Çekilişi - http://asabibakire.blogspot.com

Kitap Yorumu - 8 blog* birden…

Başka Bloglarda Neler Yazılmış  – http://kitaptelvesi.blogspot.com

*8 blog’un birden yorumlarını http://konusankitaplarileblogturu.wordpress.com adresinde bir arada bulabilirsiniz…


Arkadya Yayınlarına bu blog turundaki katkılarından dolayı teşekkür ederiz…

Yorum Gönder