DUMAN ve KEMİĞİN KIZI (DAUGHTER of SMOKE and BONE) by LAINI TAYLOR


Tanıtım:

Bir zamanlar şeytanın ininde, yerde tüylerle oynayan masum bir kızdı.
O, artık masum değil...

Zuzana defteri alırken, arkadaşları Pavel ve Dina, kızın omzunun üzerinden çizimlere bakmak için uzandı. Karou'nun çizim defteri okulda bir efsaneye dönüşmüştü ve elden ele dolaşan defterdeki yeni çizimler her gün hayranlıkla incelenirdi. Bu defter -hayatı boyunca çiziktirdiği doksan ikinci defter- lastik bantlarla sarılıydı ve Zuzana bunları koparırcasına çıkardığı anda defter açılıverdi. Defterin her bir sayfası tutkal ve boyayla öylesine şişmişti ki cildi her an dağılabilirdi. Defter bir yelpaze gibi açılırken Karou'nun özgün karakterleri sayfalar üzerinde harika ve fazlasıyla tuhaf çizgileriyle dalgalandı. Ama kimse bu karakterlerin gerçek olduğunu tahmin bile edemezdi.


Aynı adlı serinin ilk kitabıdır.
Kesinlikle sonuna kadar sabredin ;)

Ah Karou, salak Karou! Pis yazar!! Acımasız kadın!!! Ahhh, o kitabın sonu öyle mi biter? Tanrımm, niden ben? T.T İtiraf ediyorum başlarında ortalama olduğunu düşündüm, ortalarına geldiğimde sıkılmaya yüz tuttum -aşıklarımıza rağmen- ama sonra üçüncü kısma bir geçtik. Hooo... Ne geçme hem de! Yazar resmen hainlik, pislik ve kötülük yapmış da içindeki cevheri ancak o kısımlarına gelmeye sabrı yetenlere saklamış O.O Resmen üzerimden bir gezegen geçti. Hele o son, hele o son! Allah'm niden ben ya, niden? İyi ki devam kitabı elimde, yoksa sanmıyorum nasıl dayanayım, nasıl yaşayayım devamında neler olacağını öğrenmeksizin? Mükemmeldi, mükemmel *.*

Tamam, yorumumuza geçmeden önce kitabımızın konusundan bahsedelim biraz:

Kitabımız bizi, kahramanız Karou'nun günlük hayatında sıradan bir gününde karşılıyor. Ve devamında da sıradan gibi görünen günün giderek ilginçleşmesiyle devam ediyor. Ve tam da en ilginç olabilecek noktada olaylar başlıyor. Ama o zamana kadar her şey bir sır perdesinin ardında gizemli kalıyor... Kızımız Karou mavi saçlarıyla -hayır, yanlış duymadınız ve evet! Çok havalı- ve çarpıcı görüntüsüyle Prag'da yaşayan normal bir öğrenci gibi görünse de aslında herkesten sakladığı başka bir hayatı vardır. Ve biz bu hayatı okurken bir süre göremiyoruz. Bu nedenle kızımızın o sabahını anlatan eski erkek arkadaşıyla sıkıcı karşılaşması, en iyi arkadaşına yeni çizimlerini göstermesi ve sınıfın yeni modeliyle yaşadığı sorunlarla bir şaşırıyoruz. Çünkü hem arka kapak yazısı hem de girişteki yazısıyla kitabımız bizi daha en baştan oldukça fantastik ya da ilginç bir dünyaya çağıracakmış gibi geliyor. Ve okurken böyle başladığınızda da, doğal olarak, olaylar başlayana kadar bir şaşkınlık geçiriyorsunuz. Yine de kitabımız sizi çok da bekletmiyor ve izbe bir sokaktaki kapının aralarınmasıyla sizi fantastik dünyaya davet ediyor :) Ama öyle hemen umutlanmayın, zira hiç de beklediğiniz gibi çıkamayabilir o dünya. Çünkü bu dünyada yılan kadınlardan boynuzlu ve kuyruklu yaratıklara, diş koleksiyonlarından garip garip hayvanlara kadar her şey mevcut. Hatta oldukça fazlası da var ve kızımız da bu dünyanın bir parçası ;) Ki biz oldukça uzun bir süre boyunca bu dünyadan bir haber şekilde sadece açılan o kapı ve ardındakı dükkanı okuyoruz. Ama ne zamanki melekler yeryüzüne iniyor ve Karou yapmaması gereken bir şeyi yapıyor işte o zaman her şey karışıyor ve asıl olaylarımız başlıyor. Peki sizce kızımız bi'haber yaşadığı ve hatası yüzünden atıldığı bu dünyanın gizemini keşfedilecek mi? Yoksa sonsuza kadar bunun dışında mı kalacak? Peki ya Akira denen kişi kim ve ne istiyor? Ayrıca onunla ilgili bir şeyler neden bu kadar tanıdık? Peki ya savaş ne olacak? Geçmişin hayaletleri?.. Oldukları yerde mi kalmalılar yoksa kurcalanmaları sonları mı olacak? Hepsi ve tahmin ettiğinizden çok daha fazlası için kesinlikle kitabımızı okumanızı öneririm. Ama yanınızda devamını da bulundurmayı sakın unutmayın, okuduktan sonra uyarmadı demeyin valla ;)

Öncelikle kitap boyunca Kaz'dan nefret ettiğimi ve bir ara esas yakışıklımızın o olacağı fikriyle korkuya kapıldığımı belirtmeliyim. Çünkü yazarımız sağolsun bizi uzun bir süre kendisini görmeye mazur bıraktığından okurken, ne olur düşündüğüm gibi olmasın, demeniz içten bile değil O.O Sonra kızımızımı sevsem de neredeyse her YA karakterinin yaptığı saf bir hatayı yaparak her şeyi berbat etmesine sinir oldum. Yani aslında öyle bir kız da değil görünüşte ama nedense o kısımlarda o hatayı yapmış olması ve sonrasında birkaç yer bana çok havada geldi. Sanki geçiş için bir fikir bulamamış da kızımızın karakterinden biraz çıkarak olayları karıştırmış gibi :( Yine de sonrasında bunu oldukça telafi etmesiyle, o son hariç -.-, yazarımızı affettim diyebilirim. Bir de sinir olduğum bir başka nokta, nedense, bazen bazı kelimelerin akışa uymamış gibi olmasıydı. Yani geriye dönüp düşününce çok da önemli değil gibi geliyor ama o kısımlar, kitabın başına ve yaratttığı o merak havasına rağmen, durgun olması ya da tempoyu düşürmüş olmasıyla zaten okuma hızımı etkileyen yerlerdi. O nedenle bu durum o durgun kısımlarda oldukça gözüme battı -_- Ama en sinir olduğum kısım, sanırım, en sonunda her şeyi öğrendikten sonra Karou'nun verdiği karar oluyor. Tamam, birçok kişi beni taşlayacak ama ben de olsam Akiva'nın yerinde ben de aynısını yapardım. Sonuçta yakışıklım, acılı ve yasta yiğidim nereden bilecekti gerçeklerin daha farklı olduğunu değil mi? O nedenle zaten ikincinin kesinlikle yanında bulunuyor olmasını tavsiye ederim, çünkü kitap boyunca beklediğiniz ne varsa o son kısımlarda yaşanıyor ve bitişi sizi sonrası için çaresiz bir beklenti duygusuna bırakıyor. Bunlar dışında ise kitapla aramızda bir husumetimiz olmadı :D

Sevdiğim kısımları olsun konumuzda olsun aslında söylemek istediğim bir dolu şey var ki, hepsi de -sanki söylersem- sizin kitabımızı okuduğunuzda yaşayacağınız o şaşırma ve okuma isteğini, bunu duymuştum, diye soğutacağından ne yazık ki söyleyemiyorum :( Ama şunu altını çizerek ve rahatlıkla söyleyebilirim ki, kesinlikle sonuna kadar okuyun. Çünkü başlarda yeni dünya için heyecanlanacaksınız ve sonrasındaki durulma anında muhetemelen bir çoğunuz hayalkırıklığına uğrayacak -yani en azından benim için öyle olmuştu. Ama sakın pes etmeyin ya da okuma hızınızı düşürmeyin. Çünkü öyle bir an geliyor ki, kitabımızın üçüncü kısmı, hikayenin tüm seyri ve temposu bir anda değişiyor. Böylece de kitabın sonunu ne ara getirdiğinizi anlayamıyorsunuz. Üstelik okuduğunuz bazı yerlerin o trajik sonunu bilmenize rağmen. Çünkü yazarımız gerçeketen de sabreden derviş muradına erermiş mottosunda o kısma gelenler için birden çoşuyor ve öyle şeyler anlatmaya, öyle güzel yazmaya başlıyor ki kendinizi kaptıramadığınız ve sızlandığınız tüm o anları birden unutuyor herşeye rağmen kitabı elinizden bırakamıyorsunuz. Bu nedenle kesinlikle kitabımız konusunda ne olursa olsun pes etmeyin! ;) Ki etmemek için de aslında bir sürü sebep var. Bir kere Karou'nun kim olduğu gerçeğinin merakı daha ağır bassa da Brimstone'u, dükkanı ve içindekileri öğrenmeye en baştan beri can atıyorsunuz. Daha sonrasında Akhiva'nın gelişiyle ilgimiz daha muazzam bir yöne kayıyor... bebeğim *.* Sonrasında ise gizemlerin ardı ardına ortaya çıkmasıyla soluksuz bir şekilde sayfaları çeviriyoruz :) Gene konuyu dağıttığımı farkettim, evet, sevdiklerime gelirsek... Öncelikle Karou'nun resim defterine ve çizimlerine bayıldığımı söylemeliyim. Kitaptan göremesek bile yazarımız öyle anlatıyor ki kafanızda canlanıyor ve ister istemez siz de hayranlar kervanına kapılıyorsunuz. Ki Karou'nun defterinden ve çizimlerinden bahsetmişken kendisinden bahsetmemek olmaz ;) Karou'nun arkadaşı olsam havalı ve mavi saçını mı çizim yeteneğini mi yoksa tümden görünüşünü mü kıskanacağımı şaşırdım. Ve muhtemelen de bu nedenle onunla arkadaş olmazdım :D Şaka bir yana, sondaki o salaklığı ve basit hatası dışında bu kız kesinlikle bir harika! *havalıvekıskançbakışlar* Karou demişken aklıma Akhiva geldi, ahhh, zavallı meleğim benim <3 Kitap boyunca hatta ötesinde neler çekti :( Kızımız ile karşılaşmalarında kendinden oldukça korkuttu önce, sonra da şaşırtıcı bir biçimde hayran bıraktı ama en sonunda kendini kesinlikle sevdirdi. Hala bile onu düşünürken hem seviyor/aşık oluyor hem de onun için üzülüyorum T.T Ahh bir de kitap boyunca olan gizemlerimiz var ki, okurken önce her şey anlamsız ve kötü geliyor. Sonrasında, okudukça, kafanızda tahminler dönmeye başlıyor ve bu sefer de kolay olduğunu düşünmeye başlıyorsunuz. Ama sonrasında BAM! Öyle bir vuruyor ki tahmin ettiğiniz küçük şeylerin yanında asıl bütünü gördüğünüzde ağzınız uzun süre açık kalıyor. Ve o anda yazarın yeteneğini görmeye ve sevmeye başlıyorsunuz *.* Yine de ben sonuna takıldığımdan bir parçam hala kindar olacak yazarımıza karşı *kızgınbaşıklar* Aslında söylemek istediğim o kadar şey var ki.... Bu uzun yazıya rağmen mi? Evet! Hala :D Ama ne yazık ki sizi bu muhteşem yolculuktan mahrum bırakmaya gönlüm el vermez. O nedenle tüm spoilerlarımı kendime saklıyor ve burada kesiyorum :)

Siz de mitolojinin belki de daha önce okumadığınız bir yanı olan Kimera'ları okumak, farklı yerlerde dolaşıp şaşırmak ve sıradaki kitap konusunda oldukça büyük bir istek duymak istiyorsanız kesinlikle kitabımızı alıp okumanızı öneririm ^^ Ayrıca ilk başlardaki ilginiz bir süre sonra kitabımızın durgunluğuyla sönebilir ama sakın pes etmeyin. Çünkü kitabımız tam da beklemediğiniz bir anda oldukça güzelleşmeye ve şaşırtmaya başlıyor. Sonrası da su gibi akıp gidiyor ;)

Herkese keyifli haftasonları ve iyi okumalar. Kendize ve kitaplarına dikkatli bakın...

Yorum Gönder