CEHENNEM by JAMIE McGUIRE | ÖN OKUMA PARTİSİ


Herkese bu ayın ikinci partisinden merhaba! :)

Bugün sizlerle Cehennem Ön Okuma Partimizin ikinci kısmını paylaşacağım ve bugün de Tehlikeli Kızıl'a başladık. O da yakında sizlerle olacak ;) Bu arada ön okumamızın bu kısmını okumadan önce ilk parçası için Tuğçenin Kitaplığı'na uğramayı unutmayın :) Ve de en sonda bulunan Cehennem için başlattığımız rafflecopter'a katılmayı unutmayın...


Parti Takvimi

22-26 Şubat 2014

 4. Gün:  Anime ve Kitap Sever
5. Gün: Yorum Durağım


Takvimimizi de paylaştığımıza göre ön okumamıza başlayabiliriz. Herkese keyifli okumalar ve en sonda bulunan çekilişimize katılmayı unutmayınız:

*****

“Sen ne...” diyerek konuşmaya çalıştı Jack. 
Gabe, parmağını dudağına götürerek üst katı işaret etti. Jack kafasını evet anlamında hızla sallayarak yorgun bedeniyle duvardan uzaklaştı. Birlikte koridordan fırlayarak sıkışık bir şekilde bir köşeden dönüp merdivenleri çıkmaya başladılar. İkisi de aynı anda hareket ediyor, attıkları her adımda kendilerini çeksin diye elleriyle korkuluklara tutunuyorlardı.

“Çatı!” diye seslendi Gabe. Arkalarından sesler geliyordu ve hiçbiri bir insana ait değildi. 
Arkadan gelen dehşet verici çığlığı duyunca Jack’in gözleri korkuyla açıldı. Başka bir kapıdan hızla geçip ikinci  bir  merdivene  ulaştığında  adımlarını  daha  da hızlandırdı  ve  sonunda  rahat  bir  nefes  aldı.  Ulaştığı dar koridor ve ufalan beton parçaları yalnızca birkaç adım sonra çatıya ulaşacağı anlamına geliyordu. 

Merdiveni çoktan tırmanmış olan Gabe dışarıya açı-lan bir kapıyı omuzlayarak açtı ve çatının diğer köşesine koştu. Aşağıya, dört kat aşağıdaki yola ve sonra da 
arkadaşına baktı. “Hâlâ iki dakikamız var Jack. Emin misin?”

“Sana kararsızmışım gibi mi geliyor?” diye bağırdı Jack kitabı sıkıca göğsüne bastırarak. “Bunu durdurmanın bir yolunu bulmak zorundayım!”

Kaşlarımı  çattım.  Geçmişte,  kitabı  bırakması  için babama  yalvarırdım.  Buraya  geldiğim  onca  zaman içinde, Jack ve Gabe’in içinde bulundukları zor durumun hiçbir şekilde değişmediğini öğrenmiştim. Ne zaman olacakları değiştirmeye çalışsam, sonunu izlemek hep daha da zorlaşıyordu.

Gabe pes ederek içini çekti ve aniden kafasını kuzey yönüne çevirerek kaçacakları mesafeyi ölçmeye koyuldu. “Öyleyse başlayalım.” 

Çığlıkların şiddeti artıyordu, Jack gözlerini kapadı.  “Onu kurtarmak zorundayım,” dedi kederli bir sesle. 

Jack  ileri  doğru  atıldı.  Kravatı  bir  tokat  gibi  boynuna çarptı ve gecenin içinde süzülürken uğuldayan rüzgârı hissetti. İki saniye içinde uçarak dört kat aşa-ğıya  değil  de  çatıda  bir  adım  atmış  gibiydiler.  Jack aniden  durunca  ileri  doğru  sendeleyerek  belini  eğip sanki homurdanıyormuşçasına istemsiz bir şekilde ses çıkardı. Gabe sonrasında Jack’i tutmayı bıraktı. “Buna  asla  alışamayacağım,”  diyerek  gülümsedi Jack ceket ve kravatını düzelterek. 

“Yangın  çıkışından  kaçabilirdik  dostum,  ama  pe-şindeki  bu  yaratıklarla  ancak  parçaların  sokağa  ula-şabilirdi,” dedi Gabe sırıtarak. Kafasını kaldırdığında yüzündeki gülümseme birden kayboldu. “Çok yaklaş-tılar. Gitmeliyiz.”

Jack, Gabe’i onaylarcasına kafasını salladı. Kaçtıkları kapının aynısı olan bir kapıdan yalnızca birkaç adım uzaktaydılar.  Jack  hızla  kapıyı  açtı  ve  Gabe  de  merdivenlerden inerken onu takip etti. Üç basamak sonra Jack’in adımları yavaşladı, göğsü sıkışmıştı. 

“Hadi!” diye bağırdı Gabe.

“Geliyorum!” diye cevap verdi Jack. Kalan son iki basamağı inmeden önce derin bir nefes aldı. 

Çıkışı gördükleri an çığlık ve hırıltı sesleri daha da artmıştı. Jack, omzunun üzerinden geriye doğru baktığında Gabe’in arkada kaldığını ve silahını yüzünün yakınında tuttuğunu gördü. 

“Başaramayacağız!  Çok  yakınımızdalar,”  diyerek nefes aldı Gabe. 

“GABRIEL!” Arkalarından hayvansı bir tıslama sesi yükseldi. Sanki birçok sesin bir arada çıktığı tek bir ses gibiydi. 
Gabe  ateş  etmek  için  hazırlanarak  gözlerini  kıstı. “Git Jack. Onları oyalayacağım.”

“Gabe...”

“Kızını  kurtarmak  istiyorsan  git!”  diye  bağırdı 

Gabe. 

Jack  kitabı  göğsüne  iyice  bastırarak  dışarı  doğru koşmaya başladı. Kapıyı hızla açıp dışarı çıktı. Nefesini kontrol etmekte zorlanmaya başlamıştı, dizlerini tutarak rahatlamaya çalıştı. Kapıya yaslanıp gözlerini kapatarak yüzünü gökyüzüne çevirdi. 

“Tanrım, bana yardım et,” diye fısıldadı. 

Sessizliği yırtan çığlıklar bir anlığına kesilmişti.

O an Jack ilk kez gözlerimin içine baktı. Korkmuş-tu ve gözlerinde daha önce görmediğim bir şey vardı. 

Başta tuhaf bir şekilde, sanki beni görmemesi gerekiyormuş gibi hissettim. Sonra bana tanıdık gelen o kararlılık ifadesinin yüzüne yerleşmesini izledim. “Seni kurtaracağım Nina.”

*****

Bir sonraki partimize kadar kendinize ve kitaplarınıza iyi bakın! Ayrıca herkese tekradan bol şanslar ;)
a Rafflecopter giveaway

Yorum Gönder